Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6344 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5799 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/12/2012NUMARASI : 2011/409-2012/515Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil bakımından ise kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.03.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı P.Ç.K P. Ç. K. San. ve Tic. An. Şirketi temsilcisi K. E. ve vekili Avukat A. Ç. ile temyiz edilen davacı Ö. İnş. ve Yapı Malz. San.Tic.Ltd.Şti.vekili Avukat H. Ş. geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davacı G. Ent.Teks.İşl. Emlak Dar. San. ve Tic. A.Ş. vk. Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, elatmanın önlönmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, elatmanın önlenmesi davası yönünden harç yatırılmadığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden toplanan delillerden; çekişme konusu 243 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından davacılara 09.07.2010 tarihinde satış yoluyla devredildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece, davaya konu taşınmazın mülkiyeti devredildiğine göre, davalının kullanımının haklı bir nedene dayanmadığı benimsenmek suretiyle ecrimisile karar verilmiş olması kural olarak doğrudur. Ayrıca, el atmanın önlenmesi davası yönünden harcı yatırılarak usulüne göre açılmış bir dava bulunmadığından davalı yararına avukatlık ücreti takdir edilmemiş olmasında da bir isabetsizlik yoktur.Bilindiği üzere; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği gibi ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 günlü ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)Hemen belirtilmeli ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hâl müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek resen emsal araştırılmalı, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Somut olaya gelince; mahkemece emsal araştırması yapılmadan düzenlenen yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verildiği görülmektedir. Öte yandan taşınmazda fabrika binası bulunduğuna göre, taşınmazın mevcut durumu gözönünde bulundurularak ecrimisil bedelinin belirlenmesi gerekeceği de açıktır.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca inceleme ve araştırma yapılması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna göre emsal araştırması yapılmadan neticeye gidilmiş olması doğru değildir. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına, 25.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.