Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6344 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 3501 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : AĞRI 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/04/2011NUMARASI : 2010/265-2011/171Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir. Mahkemece, miras bırakanın ölüm tarihinden sonra ikame edilip açılmamış sayılmasına karar verilen 2001/68 esas sayılı dava dosyası ve eldeki davanın açılış tarihi gözetildiğinde tenkis yönündeki isteğin reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Muvazaa iddiasına gelince, mahkemece davalı tarafın paylaştırma(denkleştirme) savunmasına değer verilerek tapu iptali ve tescil isteği de reddedilmiştir. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26.maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur. Ancak somut olayda, gerek dosyaya yansıyan kayıt ve belgelerden ve gerekse tanık beyanlarından miras bırakanın çekişmeli ve dava dışı taşınmazları erkek evlatları arasında paylaştırdığı, kızlarına herhangi bir kazandırmada bulunmadığı, yöntemine uygun bir paylaştırmadan söz etme olanağı olmadığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma yapılması, taraf delillerinin bu doğrultuda değerlendirilmesi ve çekişmeli taşınmazların temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı olup olmadığının saptanması gerekirken yazılı biçimde davanın tümüyle reddedilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazları değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenler yönünden(6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.5.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.