Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6328 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6727 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/12/2013NUMARASI : 2011/368-2013/734Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.Davacı, kat mülkiyeti ve irtifakı kurulmayan dava dışı kişilerle birlikte paydaşı olduğu 7826 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binadaki bazı bölümlerin satışı konusunda davalı ile anlaştıklarını, satış bedeli banka kredisi ile ödeneceğinden ipotek tesisi amacıyla taşınmazın bir bütün halinde davalıya satış aktiyle temlik edildiğini, kredi borcunun ödenmesi veya taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti-irtifakı kurulması halinde 3, 4, 7 ve 8 nolu bağımsız bölümlerin geri verileceğine ve bu süre içersinde tasarruf hakkının kendisinde olacağına dair sözleşme düzenlendiğini, ancak davalının sözleşmeye aykırı davranarak 3 ve 4 nolu dairelerin kiracısı olan S.. T.. aleyhine Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/852 E. sayılı dosyası üzerinden elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası açtığını, ihtara rağmen taşınmazın iade edilmediğini ileri sürerek 3, 4, 7 ve 8 nolu bağımsız bölümlere isabet eden arsa paylarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı,çekişmeli taşınmazlar başlangıçta inanca dayalı olarak temlik edilmiş ise de daha sonra bu yerleri davacıdan satın aldığını, satış bedelinin de 15.12.2007-15.08.2008 tarihleri arası vadeli 10.000,00 TL şer bedelli 9 adet senet ile ödendiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, 3194 sayılı Yasanın 18/son madde ile pay devrinin engellendiği, Küçükçekmece Belediye Encümeninin 28.07.2011 tarihli kararına göre dava konusu taşınmaz üzerindeki binanın kaçak yapı niteliğinde olması nedeniyle yıkım kararı verildiği bu durumda dava konusu olan bağımsız bölümler için tescil kararı verilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. ./..Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının 220/400 ve dava dışı kişilerin 180/400 oranında paydaş oldukları 7826 parsel sayılı taşınmazın bütün halinde davalıya 14.08.2007 tarihli satış aktiyle temlik edildiği,aynı tarihte ... T.A.Ş lehine birinci dereceden 370.000 TL bedelli ipotek kurulduğu ve komşu 7812 parseldeki davacının maliki olduğu 16, 17, 18, 19, 21, 22, 23 ve 24 nolu 8 adet bağımsız bölümün de davalıya satış suretiyle devredildiği, kredi borcunun ödenmesi veya taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti-irtifakı kurulması halinde 19.03.1992 tarihli düzenleme şeklinde satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre davacıya isabet eden 10 adet (3, 4, 7,8,11,12,15,16,19 ve 20 nolu ) bağımsız bölümden 3, 4, 7 ve 8 nolu bağımsız bölümlerin geri verileceğine ve bu süre içersinde tasarruf hakkının davacıda olacağına ve bedelde anlaşılabilirse anılan taşınmazların davalıya satılabileceğine dair taraflar arasında tarihsiz "sözleşme" başlıklı anlaşma yapıldığı,davalının 3 ve 4 nolu dairelerin kiracısı olan S.. T.. aleyhine Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/852 E. sayılı dosyası üzerinden elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası açması nedeniyle davacının 18.01.2011 tanzim ve 19.01.2011 tebliğ tarihli ihtar ile davalıdan taşınmazı iade etmesini istediği Küçükçekmece Belediye Encümeninin 28.07.2011 tarihli kararına göre dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan bina çatısının kaçak yapı niteliğinde olması nedeniyle binanın tamamının değil çatı arasındaki mekan hakkında yıkım kararı verildiği ve bir kısmının da yıkıldığı anlaşılmaktadır.İddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriğine göre, taraflar arasındaki çekişmenin inançlı işlemden kaynaklandığı açıktır.Bilindiği üzere; uygulamada mesele, 5.2.1947 tarih, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı ile ilişkilendirilip bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. Gerçekten de, davacı tarafından dosyaya sunulan tarihsiz belgenin yukarıda sözü edilen 5.2.1947 tarih, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararında öngörülen inançlı işlemin belgesi niteliğinde olduğu tartışmasız olup bu husus tarafların da kabulündedir.Ne var ki; davalı daha sonra bu yerleri davacıdan satın aldığını ve satış parasını da davacının banka hesabına ödediğini savunduğu davacı da bu ödemenin başkaca taşınmazların satışına ilişkin olduğunu iddia ettiği halde hem savunma hem davacının bu iddiasının incelendiğini söyleyebilme olanağı yoktur.Hâl böyle olunca; davalının satın alma savunması ve davacının da bu ödemenin başkaca taşınmazların satışına ilişkin olduğuna dair iddiası üzerinde durularak, yanların bu konudaki delillerinin toplanması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.