Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6304 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19203 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : SANDIKLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/12/2012NUMARASI : 2012/62-2012/479Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa tenkis isteklerine ilişkindir. Mahkemece, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece davacının, miras bırakanın yapmış olduğu temliki işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali olmazsa tenkis isteği ile eldeki davayı açtığı, tescil isteğinde bulunmadığı, tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olmasının iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmeyeceği, bu sebeple iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanınması ve dava açılması halinde her iki davanın birleştirilmesi, ondan sonra işin esasına girilerek karar verilmesi” gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyulduktan ve bozma kararı uyarınca işlem yapıldıktan sonra davacının miras bırakanın ilk eşinden çocuğu, davalının ise üçüncü eşi olduğu, davacı ile miras bırakan ve davalı arasında zaman zaman sorunlar yaşandığı, çekişmeli taşınmazın değeri ile temlik dışı tek parça taşınmazın değeri arasında oransızlık bulunduğu, davalıya yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan tüm delillerden; tarafların miras bırakanı A. B'un 3.2.2010 tarihinde öldüğü, geride ilk evliliğinden olma oğlu davacı ile üçüncü eşi davalının ve davalıdan olma 2 çocuğunun kaldığı, davalı ile 3.8.1974 tarihinde evlendikleri, kayden malik olduğu 297 ada 6 parsel sayılı üzerinde 3 katlı ahşap ev ve tek katlı işyeri olan taşınmazını 07.07.2006 tarihinde yapılan ölünceye kadar bakma akdiyle davalıya temlik ettiği, temlik dışı 696 parsel sayılı 23.050 m² yüzölçümlü tarla cinsli taşınmazda 6/10 payının bulunduğu anlaşılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.Somut uyuşmazlıkta, miras bırakanın üç evlilik yaptığı, önceki iki evliliğinin boşanmayla sonuçlandığı, davalıyla 1974 yılında evlendiği, 07.07.2006 tarihinde ölünceye kadar bakma akdinin yapıldığı, 2010 yılında öldüğü, sağlığında bakım ediminin yerine getirilmediği iddiasıyla dava açmadığı, temlik dışı taşınmazının bulunduğu, davalınında bakım edimini yerine getirdiği temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı yapılmadığı görülmektedir.. Bu durumda davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.