Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6301 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 4731 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: ŞARKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 16/09/2008NUMARASI: 1998/138-2008/166Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacı, davalılar adına kayıtlı taşınmazların kıyı kenar çizgisi içinde kalan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürüp, tapularının iptali ile üzerindeki muhdesatların yıkımını istemiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Davaların kabulüne ilişkin olarak verilen kararlar, Dairece, "eksik araştırma yapılmasının doğru olmadığı" gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında birleştirilen davalarda, mahkemece birleşen 2004/284 E. sayılı davanın reddine, birleşen 1998/138 E, 2004/189 E, 2004/283 E. sayılı davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı ve bir kısım davalılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi...raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava ve birleşen davalar, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve taşınmazların sicil kaydının kütükten terkini ve yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece 16 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca belirlenen kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kalmadığı, 74 ada 2 parsel, 17 ada 5 parsel ve 73 ada 2 parsel sayılı taşınmazların ise bilirkişi raporlarında gösterilen bir kısım bölümlerinin kıyıda kaldığı belirlenmek suretiyle 16 ada 3 parsel hakkındaki davada ret, diğer parseller bakımından kısmen kabul kararı verilmiş olmasında hüküm tarihi itibariyle bir isabetsizlik yoktur.Ancak, hükümden sonra 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmünde değişiklik yapan 5841 Sayılı Yasa düzenlemesi ile henüz kesin hüküm halini almamış davalarda da tarafların sıfatına ve taşınmazların niteliğine bakılmaksızın 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanacağı öngörülmüştür.Somut olayda, çekişme konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin kesinleşme tarihi ile eldeki davaların açılış tarihleri gözetildiğinde yasada öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittir.Öyle ise, anılan yasa düzenlemeleri gözetilmek suretiyle davalar hakkında ret kararı verilmek üzere karar bozulmalıdır.Ne varki, her dava açıldığı tarihteki koşullara tabidir. Dava açıldığında haklı olan taraf dava sırasında yürürlüğe giren bir yasal düzenleme veya bir İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca haksız duruma düştüğü takdirde yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı, aksine tarafların haklılık durumuna göre HUMK'nun 417.maddesi hükmü uyarınca yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücreti ile birlikte davalının ayrıca maktu harçtan sorumlu tutulması gerekeceği kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 2.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.