Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6284 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5446 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : MUSTAFAKEMALPAŞA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 24/12/2008NUMARASI : 2006/44-2008/573Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanın maliki olduğu 411 ve 422 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma akti ile; 2082 parsel sayılı taşınmazını satış suretiyle davalı A.e temlik ettiğini, ondan da 2082 parselin diğer davalıya devredildiğini, yapılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında 2082 parsel hakkındaki davadan feragat etmişlerdir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Davanın reddine ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece “... miras bırakanın tüm malvarlığının belirlenmesi ve bu varlık içinde temlik konusu taşınmazların kıyaslanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, 411 ve 422 parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı A.vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi S. Y.’nın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararından sonra miras bırakan K.nin davalı A.'e yapmış olduğu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki; daha önce kurulan hükmün bozulmasına ilişkin Daire kararında ilkeler duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmiş olup, çekişme konusu taşınmazların davalıya temlikinin BK nun 511 ve devam eden maddelerinde öngörülen bakım koşuluyla yapıldığı kayden sabittir. Bozma kararından sonra mahkemece yapılan araştırma neticesinde, miras bırakanın tüm malvarlığına nazaran temlik edilen taşınmazların değerinin yaklaşık ¼ oranında bulunduğu belirlenmiştir. Öyleyse anılan bu oranın hoşgörü sınırları içinde ve makul nispette bulunduğu kabul edilmelidir.Kaldı ki; tanık ifadelerine göre bakım alacaklısı muris K'nin yaşamının son dönemlerinde felç geçirerek yatalak vaziyete düştüğü ve davalının bakım alacaklısını evine götürerek her türlü ihtiyacını karşıladığı, hatta altına bez bağlamak suretiyle bakım borcunu en iyi şekilde yerine getirdiği anlaşılmaktadır.Öte yandan bakım alacaklısı olan muris K, davalı A'in halası olup miras bırakanın kocası ve çocukları bulunmamaktadırBu durumda, bakım koşulunun yerine getirilmediği ve miras bırakanın gerçek amacının mirasçıdan mal kaçırma olduğu söylenemez.Diğer taraftan, miras bırakanın davalıya satış suretiyle temlik ettiği diğer taşınmazlar yönünden muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davanın kabulle sonuçlanması, eldeki dava bakımından neticeye etkili değildir.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davalı A.'in temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 2.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.