Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6262 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 2505 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: MANİSA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 05/10/2009NUMARASI: 2007/339-2009/290Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacılar ve birleştirilen davanın davacıları, paylı biçimde adlarına kayıtlı 104 sayılı parseli davalının işgal ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesini ve ecrimisil istemişlerdir. Davaya asli müdahil sıfatıyla katılan Hazine, davalının nehir terki olan taşınmaza müdahale ettiğini belirterek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur. Davalı, davaların reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının haklı ve geçerli nedene dayanmadan 104 sayılı parselin bir kısmını ve nehir terki yeri kullandığının keşfen saptandığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesine, ecrimisile ve yıkıma karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.06.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden S. C. vekili Avukat H. M. ve Hazine vekili G. T. ile temyiz edilen vekili Avukat N. T. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi M. A. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava ve birleştirilen dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve ecrimisil faizi isteklerine ilişkindir.Getirtilen kayıtlar ve keşifteki bulgularla, kayda dayalı bir hakkı bulunmayan davalının, davacılar ile birleştirilen davanın davacılarının paydaşı oldukları 104 sayılı parselin bir kısmını işgal ettiği, ayrıca tescil dışı alanda kalan nehir terki vasıflı taşınmazı da buğday ekmek suretiyle kullandığı saptanmıştır.Davacılar ve birleştirilen davanın davacıları, davalının 104 sayılı parseli işgali nedeniyle asıl ve birleşen davaları açmışlar; Hazine de, nehir terki kısım yönünden davaya asli müdahil sıfatıyla katılarak el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuştur.Mahkeme, gerek asıl ve birleşen davalar bakımından el atmanın önlenmesine, ecrimisile ve kısmen ecrimisil faizine; gerekse Hazinenin el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin kabulüne karar vermiştir.Dosya içeriği ve tolanan delillerden, davalının hukuken haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın 104 sayılı parsele el attığı anlaşıldığına göre, asıl ve birleştirilen davalar bakımından yazılı şekilde kabul kararı verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalının öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Hazine ile ilgili temyize gelince; bilindiği gibi, usül hukukumuzda asli müdahale müessesesi düzenlenmemiştir. Anılan hususun yargısal uygulamalarla benimsenmiş olmasının, dava konusu yapılmayan hak ve şey üzerinden davaya asli müdahil sıfatıyla katılabilme imkanı sağlamayacağı da kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen davada dava konusu yapılmayan nehir terki kısım yönünden Hazinenin asli müdahale talebinin reddedilmesi gerekirken, asli müdahil sıfatıyla davaya katılmasına ve isteklerinin kabulüne karar verilmesi doğru değildir.Diğer taraftan, birleştirilen dava bakımından ecrimisil faizinin reddedilen miktarı için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti tayin edilmemesi de isabetsizdir.Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 01.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.