Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6257 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 5173 - Esas Yıl 2007
MAHKEMESİ : SAMSUN 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/03/2006NUMARASI : 2004/849-44Taraflar arasında görülen davada;Davacı,..ada .. ve ..parsel sayılı taşımazlarını davalı milli gençlik vakfına yurt yapılmak üzere bağışladığını, aradan geçen süreye rağmen vakfın bir faaliyette bulunmadığı gibi vakfın malvarlığının Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredildiğini ve taşınmazın amacına uygun kullanılmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davaya yanıt vermemiştir. Mahkemece, husumet yönünden davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi .. .. raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu kaydının iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, husumet yönünden davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; özellikle çap kaydından, çekişme konusu ..ada ..ve . parsel sayılı taşınmazları davacının 21.4.1994 tarihinde Milli Gençlik Vakfına bağış yoluyla intikal ettirdiği anlaşılmaktadır.Davacı, temlike ilişkin akitte koşulsuz olarak intikal ettirildiği yazılı ise de mülkiyeti davalı vakfa yurt yapılması koşuluyla devrettiğini, ancak anılan vakfın tüzel kişiliğini kaybetmesi sebebiyle koşulun yerine getirilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Gerçekten de çekişme konusu taşınmazdaki davaya konu edilen taşınmazların koşulsuz olarak davalıya bağışlandığı kayden sabittir.Diğer taraftan Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 3.6.2004 tarih,2004/189 esas-2004/232 karar sayılı Yargıtay'dan da geçmek suretiyle kesinleşen ilamı ile davalı Milli Gençlik Vakfının dağıtılmasına ve tüzel kişiliğine son verilmesine,ayrıca mal varlığının da mazbut vakıflar tüzel kişiliğine devrine karar verildiği, böylelikle dava aşamasında mahkeme hükmü ile dava konusunun Türk Medeni Kanununun 705. maddesi gereğince el değiştirdiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere;dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği,hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur.Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş HUMK.nun l86.maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir.Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre,mahkemece diğer yana seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceği sorulmalı,sonucuna göre işlem yapılmalıdır. O halde,mahkeme kararı ile mülkiyet kendisine intikal eden vakıflar idaresinin davada usulüne uygun olarak yer alması zorunludurHal böyle olunca,değinilen ilkeler çerçevesinde usulü işlemlerin ikmal edilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü H.U.M.K.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.5.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.