MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ,YIKIM,ECRİMİSİLTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davası sonunda; yerel mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, mahkemece, temyiz isteğinin süreden reddine dair verilen ek karar, yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...' ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Davalı ...İnş.Tic.Ltd.Şti.'ne, dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren davetiye dava dilekçesinde belirtilen adrese gönderilmiş ise de, belirtilen adres yetersiz olduğundan tebligat evrakı merciine iade edilmiş, mahkemece davalının adresi ticaret sicil memurluğundan sorulmuş, ticaret sicil memurluluğu tarafından davalı firma ile arasında isim benzerliği bulunan ancak dava ile ilgisi bulunmayan ... İnş.Tur. San ve Tic. Ltd.Şti.nin adresi bildirilmiş, ticaret sicil memurluğunca bildirilen hatalı adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılmış, davalının yokluğunda yargılamaya devam olunarak hüküm kurulmuş, karar da bu şekilde tebligata çıkarılıp kesinleşme şerhi verilmiş; davalı vekili temyizinde dava dilekçesinin ve gerekçeli kararın usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, davalı firmanın adresinin tebligatların yapıldığı adresten başka bir adres olduğunu, taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapıldığını ileri sürmüştür. Bilindiği üzere, 7201 Sayılı Kanunun 10. maddesinde, tebligatın, tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılacağı, 35. maddesinde ise daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adreslerinin esas alınacağı belirtilmiştir. Dosya içeriğinden, dava dilekçesinde belirtilen adrese gönderilen davetiyenin adres yetersizliği nedeniyle tebliğ edilemediği, davanın adresinin ticaret sicil memurluğundan sorulduğu, davalı ... İnş.Tic.Ltd.Şti. olduğu halde ticaret sicil memurluğunca hatalı olarak ... İnş.Tur. San ve Tic. Ltd.Şti.nin adresinin bildirildiği, mahkemece ticaret sicil memurluğunca bildirilen ve davalı ile ilgisi bulunmayan adrese Tebligat Kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılarak yargılamanın sürdürüldüğü ve gerekçeli kararın da bu adrese tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.Şu durumda gerekçeli kararın davalıya usûlüne uygun olarak tebliğ edildiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Dolayısıyla temyiz isteğinin süresinde bulunduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle mahkemenin temyiz isteğinin süreden reddine ilişkin ek karar kaldırılarak işin esası ile ilgili temyiz incelemesine geçildi. Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usûlüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. 1086 sayılı HUMK' nun 73. (6100 Sayılı HMK’nun 27. maddesi)hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, mahkeme, tarafları dinlemeden, onları, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür.Öte yandan, tebligatın nasıl ve kimlere yapılacağı adres araştırması ve tespitinin yöntemi 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nda gösterilmiştir, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 48 ve diğer maddelerinde de adres bilgilerinin tutulması, güncellenmesi ve kullanılması ile ilgili hükümler öngörülmüştür.Öncelikle; yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması asıldır. Değinilen işlemleri nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usûli işlemdir. Tebliğ ile ilgili Tebligat Kanunu ve Tüzük hükümleri şeklidir.Bu nedenle,tebligata ilişkin yasal hükümlerin gözden uzak tutulmaması ve uygulanması zorunludur.O hâlde, yukarıda belirtilen işlemler yapılmaksızın ve ilkeler göz ardı edilerek sonuca gidilmiş olmasının doğru olduğu kabul edilemez. Esasen, taraf teşkilinin sağlanması Anayasanın 90/son maddesi delaletiyle ...'nin 6. maddesi hükmü uyarınca adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Bu durumda dava dilekçesinin tebliğinin yöntemine uygun olduğu söylenemez. Bunun sonucu olarak davalının eldeki davada savunma hakkını kullanamadığı ortadadır.Hâl böyle olunca, davalıya usûlüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkili sağlandıktan sonra yanların gösterecekleri kanıtların toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlanmaksızın işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.