MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda; yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı ve katılma yolu ile davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...' ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR- Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir. Davacılar, 403, 1308, 1338, 1395, 1399, 1422, 226, 303, 448, 450, 545, 980, 1432, 1543 parsel sayılı taşınmazların paydaşı olduklarını, davalının dava konusu taşınmazları haksız olarak kullandığını, taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davasının bulunduğu gibi, davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, bu şekilde davalının intifadan men edildiğini ileri sürerek, geçmişe dönük 5 yıllık ecrimisil istemişlerdir. Davalı, davacıların dava konusu taşınmazların paydaşı olduğunu, taşınmazların bir kısmının taraflara intikal ettiğini, bir kısım taşınmazların halen ortak murisleri adına kayıtlı olduğunu, taşınmazlara yönelik ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, dava sonucunda taşınmazların satışı amacıyla ihale gerçekleştirildiğini, ancak ihale bedeli yatırılmadığından satış prosedürünün tamamlanmadığını, aleyhine açılan icra takibinin durdurulduğunu, daha önce davacı ... tarafından açılan benzer davanın reddedildiğini, dava dilekçesinde hangi paydaşa ve hangi tarihlere yönelik ecrimisil talep edildiğinin belirtilmediğini, dava dilekçesinin açık olmadığını, ecrimisil talep koşullarının gerçekleşmediğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; daha önce açılmış ortaklığın giderilmesi ve ecrimisil davası ile intifadan men koşulunun oluştuğu, davacı ...' in açtığı ve reddedilen ecrimisil davasının 2011 yılında kesinleştiği, bu nedenle davacı ... için ecrimisil hesabının kesinleşme tarihinden itibaren hesaplanması gerektiği gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulüne, 403, 1395, 226, 448, 450, 545 ve 980 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise intifadan men koşulu oluşmadığından, bu taşımazlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz. Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı).25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Ayrıca, mahkemelerce verilen kararların 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesinde (1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388. maddesi) belirtildiği üzere, her bir istek hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi ve infaza imkan sağlayacak içerikte bulunması zorunludur. Hemen belirtmek gerekir ki; hüküm fıkrası hükmün esasıdır. Hüküm fıkrasında neye hükmedildiği açıkça gösterilmelidir. Hüküm fıkrasında verilen karar ile iki tarafa yükletilen ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddütü gerektirmeyecek şekilde gayet açık olarak yazılmalıdır. Diğer bir söyleyişle hüküm açık olmalı ve taraflara hüküm ile yükletilen hak ve borçlar tereddüte yer bırakmayacak şekilde hüküm fıkrasında belirtilmelidir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların paydaş oldukları toplam 14 adet taşınmazın dava konusu yapıldığı, davacı ... tarafından daha önce açılmış olan ecrimisil istemli davanın, initfadan men koşulu oluşmadığı gerekçesi ile ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/294 Esas, 2010/616 Karar sayılı kararı ile reddine karar verildiği, ayrıca davacılardan .. ve ..' nın açmış olduğu ortaklığın giderilmesi davasının ... Sulh Hukuk Mahkemesince karara bağlanarak, anılan mahkemenin 2003/874 Esas, 2004/217 Karar sayılı kararı ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiği, mahkemece, intifadan men koşulu sağlanmadığı gerekçesiyle 403, 226, 448, 450, 545, 980 ve 1395 parseller ilişkin olarak davacılar ..yönünden davanın reddine, intifadan men koşulunun oluştuğu gerekçesi ile 1543, 303, 1432, 1308, 1338, 1399, 1422 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak tüm davacılar, 1543, 303, 1432, 1308, 1338, 1399, 1422 ve1395 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak davacı ... yönünden ecrimisile hükmedildiği, temyiz konusu yapılan kararda, davacı ... yönünden 2011-2013 yılları arasına yönelik olarak ecrimisile hükmedildiği belirtilmesine rağmen, diğer davacılar bakımından hangi tarihler arasına yönelik olarak ecrimisile hükmedildiğine yönelik açıklama bulunmadığı anlaşılmaktadır.Bu durumda mahkemece, intifadan men koşulu sağlandığı gerekçesiyle ecrimisile karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalının temyiz itirazlarının reddine.Davacıların temyiz itirazlarına gelince; somut olayda, yukarıda açıklanan hükümlere uygun bir karar oluşturulduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Söyle ki; dava kısmen kabul edilerek ecrimisile hükmedilmesine karşın, taşınmazlardan hangisi ve hangi tarihler arası ecrimisile hükmedildiği açık ve net olarak hüküm yerinde gösterilmemesi, ayrıca, dava açılmakla intifadan men koşulunun oluştuğunun kabulü ile ecrimisilin dava tarihinden itibaren hesaplanması gerektiği dikkate alınmaksızın, ret ile sonuçlanan kararın kesinleşme tarihinden itibaren ecrimisil hesaplanması hatalı olmuştur. Hâl böyle olunca; yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, daha önce açılan ecrimisil ve ortaklığın giderilmesi davası ile intifadan men koşulunun sağlandığının dikkate alınması, çekişmeye konu taşınmazlardan hangisi için ve hangi tarihler arası ecrimisile hükmedildiğinin hüküm yerinde gösterilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.