MAHKEMESİ: TRABZON 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 03/07/2008NUMARASI: 2006/310-2008/121Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 3 ve 775 parsel sayılı taşınmazlarda bilgisi dışında tapuda terkin işlemi yapıldığını, kadastral sınırlarının sökülerek davalılar A...ve S... tarafından müdahalede bulunulduğunu ileri sürerek, tapu iptali, eski hale getirme ve elatmanın önlenmesi isteklerinde bulunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, tapu iptali ve eski hale getirme isteği yönünden tapu idaresinin taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın husemetten reddine, elatmanın önlenmesi isteği yönünden davacı taşınmazlarına elatılmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptali, eski hale getirme ve elatmanın önlenmesi isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacı adına kayıtlı bulunan 3 ve 775 parsel sayılı taşınmazların tevhit işlemleri sonucu oluştuğu, davacıya ait 543 ve 544 parsellerin 66.86 m2 lik bölümünün yola terk edilerek 775 parsel olarak kaydedildiği, 3 parselinde 776 parselden geldiği, bu parselinde 539 ve 540 parsellerin tevhidi ile oluştuğu ve davacı adına tescil edildikleri anlaşılmaktadır.Davacı, çekişmeli taşınmazların terkin ve tevhit işlemlerinin bilgisi dışında imzası taklit edilerek yapıldığını ileri sürerek tapu iptali, eski hale getirme ve bu değişiklikler nedeniyle taşınmazına davalı kişilerce müdahale edildiğinden bahisle elatmanın önlenmesi istekleriyle eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, mahallinde yapılan uygulama sonucu davalılar Aynur ve Selahattin’in davacı taşınmazlarına müdahalelerinin bulunmadığı belirlenerek elatmanın önlenmesi isteği yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine;Ne varki, iddianın açıklanan içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle olayda yolsuz işlemler sonucu oluşan kayda yönelik dava açıldığı, iddia edilen işlemleri gerçekleştireninde tapu idaresi olduğu tartışmasızdır.Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi uyarınca sicillerin yanlış tutulmasından hazine sorumludur. Ayrıca Borçlar Kanununun 55. maddesinin olayda uygulama yeri bulabileceği açıktır. Olaylara bu açıdan bakıldığında işlemi yapan, idarenin yanı sıra Hazine’ye de husumet düşeceği kuşkusuzdur. Esasen yolların tasarruf idare ve nezareti belediyeye ait olup, çıplak mülkiyeti ise arzın asıl maliki Hazine’ye aittir.Öte yandan anılan işlemler sonucu taşınmazın bir bölümün yola katıldığına göre davada ilgili kuruluş olan Belediye’nin ve Hazine’nin de yer almasında zorunluluk vardır.Hal böyle olunca, Hazine ve belediye aleyhine dava açılması konusunda davacıya önel verilmesi, dava açılması durumunda eldeki dava ile birleştirilmesi, yolsuz tescil isteği yönünden tarafların tüm delillerinin toplanılarak değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.5.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.