MAHKEMESİ : AHLAT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/05/2007NUMARASI : 2005/91-2007/30Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 13 parsel sayılı taşınmazına komşu 76 parsel maliki davalının yasal koşullara aykırı şekilde pencere ve çatı yaptığını, yağmur ve karların çatıdan taşınmazına dökülecek olması nedeniyle zarar göreceğini ileri sürerek çatının zarar vermeyecek şekilde yıkımına ya da yaptırılmasına ve pencerelerin kapatılmasına karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında pencerelerin kapatılması isteminden vazgeçmiştir. Davalılar, davacının taşınmazına bir zararın olmadığı gibi, zararın varlığı halinde davacının komşuluk hukuku gereği katlanmak zorunda bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuş, savunma yoluyla zararın varlığı halinde uygun bedel karşılığı denkleştirmeye ve sicile şerh verilmesini istemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve zararın giderilmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden ; 13 parsel sayılı taşınmazın davacıya, 76 parsel sayılı taşınmazın ise davalılara ait olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, davalıların kendi taşınmazına yaptırmış oldukları binadaki çatıdan akacak yağmur ve kar sularından kendi taşınmazlarının zarar göreceğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.İddianın ileri sürülüş biçimine göre taraflar arasındaki çekişmenin, TMK nun 737 vd. maddeleri gözetilmek suretiyle çözüme kavuşturulacağı açıktır.Bilindiği gibi; Çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama,zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Somut olaya gelince; bilirkişilerden elde edilen raporda zararın ne olduğunun belirtilmediği, doğacak zararın hangi önlemlerle giderileceği açıkça saptanmadığı gibi, sonradan elde edilen ek raporun önceki rapor ile çelişkili olduğuda görülmektedir. O halde böyle bir raporun hükme esas alınması olanaklı değildir.Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, ondan sonra elde edilecek bilgiler değerlendirilerek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilip yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.1.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.