Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6128 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 4309 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/07/2007NUMARASI : 2003/103-2007/338Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, ıslah ettikleri dava dilekçelerinde ,ortak miras bırakanları M. K. dan intikal eden taşınmazların davalıların miras bırakanı İ. temliki için kendilerinden vekaletname alındığını,vekil S.A.Ç.ın bu vekaletname ile davalılar murisine 6 parça taşınmazı satış suretiyle temlik ettiğini ,işlemlerin muvazaalı olup kızlardan mal kaçırma amaçlı olduğunu,muvazaa olgusunun Bursa 2.A.H.Mahkemesine ait 2001-108 Karar sayılı dosyada kanıtlandığını ileri sürerek 395,597,888 ve 905 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının payları oranında iptali ile adlarına tesciline.Davadan önce üçüncü kişilere satılan 42 ve 37 parsel sayılı taşınmazlar için de 10.000 YTL’ nin yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsili isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar,işlemin tarafı olan davacıların kendi muvazaalı işlemlerine dayanarak hak iddia edemeyeceklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, temliki işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kanıtlandığı gerekçesiyle tapu iptal-tescil davasının kabulüne.Dava tarihinden çok önce üçüncü kişilere satılan 42 ve 37 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin tazminat isteğinin ise reddine karar verilmiştir.Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.-KARAR-Dava, tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde alacak isteğine ilişkindir.Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu taşınmazların kök miras bırakanları M.K.adına kayıtlı bulunduğu,davacılar M.E. ile R.e velayeten babası R.'in dava dışı S.t A. Ç.'a miras bırakandan kalan taşınmazların intikalini sağlamak ve ahara satış yetkisini içeren vekaletname verdikleri ve vekil S. A.nin çekişme konusu taşınmazları 22.10.1971 tarihinde davalıların murisi İ.'a satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır. Davacılar,vekilin satış bedelini kendilerine ödemediğini,kaldı ki, temlikin muris muvazaası ile illetli bulunduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlar.Mahkemece temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle 1.4.1974 ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere;uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Öte yandan miras bırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını,mirasçıları arasında hoş görü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı ? yoksa mal kaçırma amacın mı ? üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur. Somut olaya gelince miras bırakan M.. K.tarafından yapılan bir temliki tasarruf bulunmamaktadır.O halde somut olayın muris muvazaası olarak nitelendirilmesi olanaksızdır.Diğer taraftan ıslahla satış bedeli de istenmiş ise de vekile karşı açılan bir dava bulunmamaktadır.O halde,mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken hukuki nitelendirmede ayrıca delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek davanın kabul edilmiş olması isabetsizdir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,14.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.