Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6124 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18864 - Esas Yıl 2013





ESAS NO : 2013/18864 KARAR NO : 2014/6124 MAHKEMESİ : ÇAY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/07/2013NUMARASI : 2013/152-2013/332Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, eski hale getirme, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, elatmanın önlenmesi eski hale getirme ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 388, 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu HUMK'un 389., yine HMK'nin 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.Ne var ki, uygulamada HUMK'un 381.maddesinin son fıkrasının HMK'nin 294.maddesinin getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK'nin yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Somut olaya gelince; değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek, mahkemece kısa kararda; '' Davacının davasının davalı M.. G.. yönünden husumet nedeniyle reddine, davalı M.. G.. yönünden davanın kabulüne '' şeklinde hüküm kurulduğu halde, gerekçeli kararda; '' Davacının davasının M.. G.. yönünden husumet nedeniyle reddine, davalı M.. G.. yönünden kabulüne '' denilmek suretiyle kısa karar ile çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Davalılar vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nin 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.