MAHKEMESİ : BURHANİYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/04/2014NUMARASI : 2013/51-2014/164Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescil isteğine ilişkindir, Davacılar, mirasbırakan S.. S..'nun 14.05.2010 tarihinde öldüğünü, ölümünden sonra bakıcılığını yapan davalı ile 11.03.2010 tarihinde evlendiği ve kayden maliki olduğu 306 parsel sayılı taşınmazdaki kat irtifakı kurulu 2 numaralı tripleks meskeni davalıya satış suretiyle temlik ettiğini öğrendiklerini, yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tescili isteğinde bulunmuşlar, 16.07.2012 tarihli dilekçe ile de taşınmazın mirasbırakan S.. S.. adına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı, iddianın doğru olmadığını,temlik tarihinde murisin yanında çalıştığını ve taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, satış bedellerinin genel olarak tapuda düşük gösterildiğini, kaldı ki taşınmazın sadece çıplak mülkiyetinin temlik edildiğini, muris ile aralarındaki evliliğin ise temlikten altı yıl kadar sonra yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, mirasbırakanın davalıya yaptığı temlikin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1930 doğumlu olan muris S.. S..'nun 14.05.2010 tarihinde ölümü ile geride sağ eşi davalı Mehtap ile davacılar ve dava dışı kızı H..S..K.. ile torunu M..S..S..'nun mirasçı olarak kaldıkları, çekişme konusu taşınmazın muris adına kayıtlı iken 15.07.2004 tarihinde intifa hakkını üzerinde tutarak, çıplak mülkiyetini satış suretiyle davalıya temlik ettiği, 11.03.2010 tarihinde ise davalı ile evlendikleri, terekeye iade istekli olarak açılan davanın yargılaması sırasında dava dışı mirasçı M.. S.. S..nun davacılar vekiline verdiği vekaletnamenin dosyaya sunulduğu, öteki mirasçı H..S.. S...'nun da 16.07.2012 havale tarihli dilekçe ile davaya muvafakat ettiğini bildirdiği, öte yandan muris ile davalı arasındaki evliliğin iptali isteği ile açılan dava sonucunda Burhaniye Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla ) 17.07.2012 tarih ve 2010/372 E- 2012/264 K sayılı kararı ile Türk Medeni Kanununu 145/3.maddesi uyarınca evliliğin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarının her biri hakkında, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve terddüte yol açmayacak şekilde gösterilmesi gerekmektedir. Bu kural HUMK 388. maddesinin sonuncu fıkrasında hüküm altına alındığı gibi, 6100 sayılı HMK nun 297/2. maddesinde de aynen muhafaza edilmiş ve mahkeme kararlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde infazının olanaklı olması amaçlanmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. (HUMK 388.) maddesi kamu düzeni amacıyla konulmuş emredici hükümlerden olup, yargılamanın her safhasında resen gözetilmesi gereken bir usul kuralıdır. Somut olayda, mahkemece gerek kısa kararda gerekse gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ''davanın kabulüne'' denilmekle yetinilmiş olup, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının ne şekilde iptal edildiği ve kimler adına ne şekilde tesciline karar verildiğini gösterir şekilde infazı olanaklı bir hüküm kurulmamıştır. Her nekadar davacılar 16.07.2012 tarihli dilekçeleri ile ıslah talebinde bulunduklarını ve muris adına tescile karar verilmesini istediklerini bildirmişler ise de; Türk Medeni Kanununun 28.maddesi uyarınca, şahsiyet ölümle son bulacağından ölü kişi adına tescile karar verilmesi olanaklı değildir. O halde, mahkemece yasanın emredici nitelikteki hükmü gözetilerek öncelikle, denetimi ve infazı olanaklı olacak şekilde bir hüküm kurulmalıdır. Kabule göre de; mahkemece harç yönünden bir hüküm kurulmamış, yapılan yargılama giderlerinin de davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmiş olmasına karşın, dosyanın daha sonra resen ele alınarak 6100 sayılı HMK' nun 304. maddesi uyarınca hükmün düzeltilmesine ve yargılama giderleri ile harcın davalıdan tahsiline karar verilmiş olması usul hükümleri uyarınca isabetli değildir. Çünkü, HMK'nun 304. maddesinde, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların mahkemece resen düzeltilebileceği düzenlenmiş olup, yargılama gideri ve harçtan sorumluluğa ilişkin hatalı kararların bu kapsamda resen ele alınarak düzeltilmesi olanaklı değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.