MAHKEMESİ : KADIKÖY 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/03/2010NUMARASI : 2006/50-2010/117Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, davaya konu Kadıköy'deki 14 numaralı ve Armutlu'daki 9 numaralı dairelerin alım paralarının miras bırakan babaları tarafından ödendiği halde erkek kardeşleri davalı T... adına tapuya tescil ettirildiklerini, sonraki devirlerin de muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptali-tescile, aksi takdirde bedellerinin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, ididanın niteliği gereği iptal-tescile karar verilemeyeceği, tenkis yönünden ise 14 numaralı bağımsız bölüm hakkındaki davanın kanıtlandığı gerekçesiyle kısmen tenkise karar verilmiştir.Karar, taraflarca süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 24.05.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı Necla Dicleli vekili Avukat Ş... B..., davacı S... G... Vekilleri Avukat A... Sirkeci, Avukat S... B... Geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilenler vekilleri avukatlar ve temyiz edilen asil gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, muris muvazası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.Getirtilen kayıt ve belgelerden; dava konusu 360 ada 8 sayılı parseldeki 14 nolu dairenin 3.kişiler adına kayıtlı iken, 25.05.1981 tarihde 2.200.000.-TL bedelle davalı T...'e satıldığı, Tevfik'in de 16.03.1989 tarihinde dairenin intifa hakkını muris babası A... G... Lehine tesis ettiği, muris A...'in bu intifa hakkından 20.07.1998'de feragat ettiği, sonrasında da dairenin T... tarafından 28.04.2005 tarihinde 3.kişi konumundaki davalı A... K...'ya 100.000.-YTL bedelle satıldığı; dava konusu 6704 sayılı parseldeki 9 numaralı dairenin ise 1989'da kat irtifakı tesisi suretiyle davalı Tevfik adına kayıtlı iken, 25.08.1998 tarihinde 3.kişi konumundaki davalı M... M...'a 3.400.000.-TL bedelle satıldığı, resmi akitte davalıyı vekili olarak babası (muris) A... G...'in temsil ettiği; öte yandan, 1922 doğumlu muris A... G...'in 30.08.2005 tarihinde öldüğü, geride mirasçısı olarak davacı kızları 1947 doğmlu N... Ve 1951 doğumlu S... ile davalı oğlu 1957 doğumlu T...'in kaldığı görülmektedir.Davacılar, çekişmeli taşınmazların satın alma bedellerinin muris tarafından ödendiğini, ancak davalı Tevfik adına tescil edildiklerini ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır.Mahkemece, 14 nolu bağımsız bölüm hakkındaki davanın tenkis isteği bakımından kabulüne, 9 nolu bağımsız bölüm hakkındaki davanın ise reddine karar verilmiştir.Gerçekten de; dosya içeriği ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, davada ileri sürülen iddianın gizli bağış niteliğinde bulunduğu, olayda 01.04.1974 tarih 1/22 Sayılı İ.B.K.'nın uygulama yeri olmadığından iptal-tescile karar verilemeyeceği; diğer taraftan, 14 nolu dairenin satın aldığı tarihde 24 yaşında olan davalı T...'in satış bedelinin karşılayarak taşınmazı satın alabilecek maddi gücünün bulunmadığı, satış bedelinin muris tarafından ödendiği; 9 no'lu daireye yönelik davanın ise kanıtlanamadığı anlaşıldığından, değinilen olgular benimsenmek suretiyle yazılı biçimde hüküm kurulması kural olarak doğrudur. Tarafların, öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ne varki, tenkis hesabına esas alınan bilirkişi raporlarının hükme yeterli içerik taşıdığını söyleyebilme olanağı yoktur.Bilindiği üzere; tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür.Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin üç aylık iaşe, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. (MK.565) Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belilenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1,2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirascılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir. Hal böyle olunca; 14 nolu bağımsız bölüm yönünden uzman bilirkişilerden yukarıdaki ilkeleri kapsar içerikte raporlar alınması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporlarına itibar edilmesi isabetsizdir.Tarafların, temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacılar vekilleri için 825.00.'er-TL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına, 24.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.