Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6091 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 4831 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/11/2008NUMARASI : 2005/480-2008/662Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden paydaşı bulunduğu 4430 parsel sayılı taşınmaza komşu 13020 parselde paydaş olan davalıların atık su borusu geçirmek ve yağmur sularının tahliyesini sağlayan boruların açıktan taşınmaza akıtılacak şekilde tesis edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.Davalı S.. , zamanaşımı itirazında bulunarak binanın yüklenici diğer davalı tarafından yapıldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Davalı A... , kendi parseline foseptik çukuru açıldığını, olası taşmaları önlemek için davacının parselindeki bacaya diğer kayıt maliklerinin onayı ile bağlantı yapıldığını, ayrıca yağmur suyu tahliyesi yapan boruların kendi taşınmazında olup davacının parseline tecavüzü olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalıların bir müdahalesinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım, eski hale getirme ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, komşu 13020 parsel sayılı taşınmazdaki binanın atık su borularının, paydaşı olduğu 4430 parsel sayılı taşınmazdan geçirildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteğiyle eldeki davayı açmıştır.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının paydaşı olduğu 4430 parsel sayılı taşınmaza davalıların paydaşı olduğu 13020 parseldeki binanın atık su boruları geçirilmek suretiyle el atıldığının belirlendiği, ancak yargılama sırasında davalılar binasının atık sularının ana gidere bağlandığı anlaşılmıştır. Mahkemece, yapılan uygulama sonucu elde edilen bilirkişi raporu ve ek raporuyla, davacı taşınmazının 2 metre derinliğinden 30 cm çaplı beton künk atık su borusu geçirildiği, uygulama sırasında borulardan pis su akmadığı saptanmıştır. Bilirkişice boruların çıkarılması ve eski hale getirme masraflarının 600.00.-TL olduğu ifade edilmiştir. Esasen, 13020 parsel sayılı taşınmaz paydaşı davalı S... Ç... İle davalı A... H... Arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yüklenici A... H... tarafından inşaa edilen binanın atık suları kot farkı nedeniyle ana gidere akıtılamadığından, davacı taşınmazından atık su borusu geçirilerek alt sokaktaki bacaya bağlandığı, davalıların kabulünde olup, yargılama sırasında davalılar binasının atık sularının ana gidere bağlandığı borulardan atık su geçirilmediği, ancak boruların halen davacı taşınmazında bulunduğu tartışmasızdır. Davacının, çaptan kaynaklanan mülkiyet hakkı nedeniyle, Türk Medeni Kanununun 683/1-2 maddesi hükmü gereğince bu hakkına yönelik her türlü haksız elatmaların önlenmesini isteyebileceği, koruma talebinde bulunabileceği tartışmasızdır. Davalıların, davacı taşınmazında kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan, yasaca korunmaya değer bir hakları bulunduğu saptanamadığından, atık su borusu geçirmelerinin haklı ve geçerli bir nedeni bulunduğu söylenemez. Ayrıca borulardan pis su geçirilmemesi, borular sökülmedikçe ve orada kaldığı sürece elatmanın son bulduğu kabul edilemez, öyleyse davalıların haksız tecavüzünün halen devam ettiği sabittir. Öte yandan, haksız işgal ve kötü niyetli kullanım nedeniyle davalıların davacıya payı oranında haksız işgal tazminatı (ecrimisil) ödemekle sorumlu tutulmaları da gerekir. Hal böyle olunca, davalıların davacının paydaşı olduğu taşınmazına mutlak elatmalarının önlenmesi ve yıkıma, ayrıca davacı payı oranında belirlenecek haksız işgal tazminatına hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Davacının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.05.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.