Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6090 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 4577 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: KONYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 13/03/2008NUMARASI: 2005/47-2008/125Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları A.. K... ’nun 33 nolu parseldeki payını davalıya bağış suretiyle temlik ettiğini, işlemin saklı paylarını zedelemek amacıyla yapıldığını ileri sürerek saklı payları oranında tenkise karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, taşınmazın evlilik hediyesi olarak verildiğini, tenkise tabi olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddiaların sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan A.. K...’nun 33 parsel sayılı taşınmazdaki payının intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 27.9.1995 tarihli resmi senetle davalı eşine bağış yolu ile temlik ettiği, murisin 7.12.2004 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, miras bırakanın ölümünden önceki bir yıl içinde adet üzere olan hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar mutlak olarak tenkise tabidir. Buna karşılık ölümünden önceki 1 yıl dışında yapılan bağışlamalarda saklı pay kurallarını zedeleme kastı ile hareket edilip edilmediğinin açıklığa kavuşturulması zorunludur.Somut olayda, miras bırakanın çekişmeli payı davalıya mehir olarak verdiği 29.11.1989 tarihli mehir senedi başlığı altında imzalanmış adi yazılı sözleşme ve davalı tanıklarının ifadeleri ile belirlenmiştir. Bilindiği üzere, mehr kocanın evlenme sözleşmesi anında ya da devamı sırasında bazen de sona ermesi halinde kadına belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan bir şeyi armağan etmesidir.Medeni Kanun, evlenme sözleşmesi sırasında karı kocadan birinin diğerine bir mal veya para vermesini ya da vermeyi vaad edip bir süre ertelemesini yasaklamamıştır. Bu nedenle, eski hükümlere göre kurulmuş mehr, Medeni Kanun tarafından yasaklanmış bir hukuki ilişki olarak kabul edilemez. (2.12.1959 günlü, 14/30 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesi). Mehr sözleşmeleri bu gün içinde geçerlidir. (Örnek: Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi'nin 25.10.1965 günlü, 4557/5028 sayılı kararı)Mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, Borçlar Kanununun 110. maddesinde yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, Borçlar Kanununun 238. maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. (B.K. M. 238/1). (4.HD. 18.2.1985 - 1984/9153 E, 1985/1223 K. YKD. 1985 Sayı Sh. 802). Bu durumda ve değinilen ilkeler çerçevesinde tespit edilen olgular birlikte değerlendirildiğinde, murisin diğer mirasçıların saklı payını zedeleme kastı ile hareket ettiğini söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca, tenkis koşullarının oluşmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.5.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.