Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6068 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 2877 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ: ADANA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 29/11/2011NUMARASI: 2010/901-2011/788Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava; ikrah hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve pay orarında tecil isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli taşınmazın öncesinde tarafların miras bırakanı S.A.'na ait iken ölümü ile yapılan pay intikallerinden sonra davacı ile dava dışı R.A.'nun 13.08.2010 tarihinde paylarını davalı S.'a satış suretiyle temlik ettikleri anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. Borçlar Kanunun 30. maddelerinde belirtildiği üzere ikrahtan söz edilebilmesi için tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması,ikraha maruz kalanın subjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir. Hemen belirtmek gerekir ki iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluylada kullanılabilir.Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edim ayni bir istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tesçil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir. Somut olaya gelince; Davacı, yapılan pay temlikinin davalının ikrahı sonucu gerçekleştirildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmış ve mahkemece gerçekten de davacının baskı altında kaldığı benimsenerek dava kabul edilmiş ise de; davacının iddialarını teyit eden nitelikte ifade veren davacının kızı dışında dinlenen tanıklar çekişme konusu temlikin iradi olarak gerçekleştirildiğini ve bu temlikin yapılmasından dolayı her iki tarafında mutlu olduklarını bildirmişlerdir.Diğer taraftan bu paylar devredilmediği takdirde " Ben size yapacaklarını bilirim " şeklindeki tehditlerle ilgili davacı tarafın resmiyete intikal etmiş bir başvurusunun bulunmadığıda dosya kapsamı ile de sabittir.O halde; aktin açıkça ikraha maruz kalınarak gerçekleştirildiğini gösteren delil bulunmadığı açıktır.Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.