Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6042 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3860 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: İZMİR 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 02/11/2009NUMARASI: 2007/34-2009/348Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, kayden malik oldukları 1910 ada 29 parsel 1, 2, 3, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve 16 nolu bağımsız bölümlere davalının, 2 nolu bağımsız bölümü kullanmak, diğer bağımsız bölümleri kiraya vermek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürüp, 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlere elatmanın önlenmesi ile tüm bağımsız bölümler yönünden de ecrimisil isteğinde bulunmuşlar; yargılama sırasında 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin teslim edildiğinden elatmanın önlenmesi davasının konusunun kalmadığını, davanın ecrimisile ilişkin olduğunu bildirmişlerdir.Davalı, çekişme konusu taşınmazlarda inşaat yapım ortaklığı ile yaptığı masrafların ve ödediği kira bedellerinin gözetilmesi gerektiğini, davacılar ve miras bırakanları tarafından verilen izin ve yetki ile hareket ettiğini, davacılar Nesime ve çocuklarına ait 2 ve 3 nolu daireler ile bilahare paydaş oldukları dükkanların kira bedellerini davacı N.'nin banka hesabına yatırdığını, dava konusu taşınmazların tamamını kullanmadığı gibi kiraya da vermediğini, bir kısım bağımsız bölümlerin apartmanın kuruluşundan beri boş olduklarını, 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerde kiracılık ilişkisi nedeniyle haksız işgalden sözedilemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, önceden görülen dava sonucu verilen elatmanın önlenmesi kararının kesinleştiği anlaşıldığından tekrar müdahalenin meni ile ilgili istek hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, elatmanın önlenmesi ile ilgili istek hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil istemi bakımından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1910 ada 29 parsel 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin 8.5.2001 tarihinde alım ile davacılardan H. S., H.ve E.K.adlarına kayıtlı olduğu; 1, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve 16 nolu bağımsız bölümlerin ise 24.11.2000 tarihinde bir kısım davacıların miras bırakanı İ. K.adına kayıtlı iken, 22.11.2006 tarihinde iştirak halinde mülkiyet şeklinde mirasçıları davacılardan G., E., F. ve Y.adlarına tescilinden sonra 1 nolu dairenin tamamı taksim ile davacı G. adına tescil edilip, yargılama sırasında da 17.4.2007 tarihinde 3. kişiye temlik edildiği; 10 nolu dairenin 22.11.2006 tarihinde taksim ile davacı Emine adına kayıtlı bulunduğu; 11 nolu dairenin 24.11.2006 tarihinde davacılardan Ş. K.’a satış suretiyle devredildiği ve Ş.’ın da yargılama sırasında 18.4.2007 tarihinde davacı G.’a aynı şekilde temlik ettiği; 12 nolu dairenin 22.11.2006 tarihinde taksim ile davacı F.adına tescilinden sonra ve dava tarihinden 3 gün önce 26.1.2007 tarihinde davalının oğlu olan M. Y.’e satıldığı; 13 nolu dükkanın 22.11.2006 tarihinde alım ve ipka ile 1/8’er payının tüm davacılar adına tescilinden sonra, Y.’un payını 24.11.2006 tarihinde davacı Y. Baba’ya, F.’nın payını davadan sonra 16.2.2007 tarihinde davacı G.’a ve davacılar G., E.ve Y.ın payları 11.6.2007 tarihinde satışları ile 4/8 payın 3. kişi adına kayıtlandığı; 14 nolu dükkanın 22.11.2006 tarihinde alım ve ipka ile 1/8’er payının tüm davacılar adına tescilinden sonra, Y.’un payını 24.11.2006 tarihinde davacı Y.Baba’ya, F.’nın payını davadan sonra 16.2.2007 tarihinde davacı G.’a sattıkları ve bilahare 13.04.2007 tarihinde satış ile tamamının 3. kişi adına tescil gördüğü; 15 nolu dükkanın 22.11.2006 tarihinde alım ve ipka ile 1/8’er payının tüm davacılar adına tescilinden sonra, Y.un payını 24.11.2006 tarihinde davacı Y.Baba’ya sattığı ve dava tarihinden 5 gün önce 24.1.2007 tarihinde tamamının 3. kişi adına kaydedildiği; 16 nolu dükkanın ise 22.11.2006 tarihinde alım ve ipka ile 1/8’er payının tüm davacılar adına tescilinden sonra dava tarihinden 5 gün önce 3. kişiye satılarak tescilinin yapıldığı, anılan bağımsız bölümlerde davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı görülmektedir. Ayrıca; bir kısım davacıların miras bırakanı İ.K.tarafından çekişmeli bağımsız bölümler hakkında davalı aleyhine 26.3.2002 tarihinde açılan elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının yapılan yargılaması sonunda “2 ve 3 nolu dairelerle ilgili davadan vazgeçilmiş olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, diğer bağımsız bölümleri kiraya vermek, kullanmak ve tasarrufunda bulundurmak suretiyle elatan davalının elatmasının önlenmesine, 5000 YTL ecrimisilin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve fazlaya ilişkin istemin saklı tutulmasına” dair verilen İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.02.2005 tarih ve 2002/255 esas, 2005/71 sayılı kararının derecattan geçmek suretiyle 12.06.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacılar; 2 ve 3 nolu bağımsız bölümler yönünden elatmanın önlenmesi ve çekişmeli tüm bağımsız bölümler bakımından ecrimisil istekleriyle eldeki davayı açmışlar; davacılar vekili 4.7.2007 tarihli dilekçesi ile; davalının, davacı H.’nin banka hesabına yatırdığı ecrimisil bedellerinin sadece Halil İbrahim mirasçıları olan davacılar H., S., H. ve E.’ın maliki buldukları 2 ve 3 nolu daireler için olup, yapılan ecrimisil ödemelerine itirazlarının olmadığını beyan etmiş; 3.12.2008 tarihli dilekçesiyle de; çekişme konusu 2 ve 3 nolu dairelerin 7.10.2008 tarihinde taraflarına teslim edildiğinden, bu bağımsız bölümlere ilişkin elatmanın önlenmesi isteminin konusunun kalmadığını bildirmiştir. Öyle ise, çekişme konusu 2 ve 3 nolu bağımsız bölümler hakkında elatmanın önlenmesi isteği bakımından; yukarıda belirtilen İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde malik olmayan kişinin açtığı elatmanın önlenmesi davası sonucunda bu bağımsız bölümlerle ilgili vazgeçme nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve hükmün kesinleştiği ve anılan bağımsız bölümlerin 8.5.2001 tarihinde bir kısım davacılar adlarına kayıtlı olup, eldeki davanın yargılaması sırasında davacı tarafa teslim edildikleri anlaşıldığına göre; “elatmanın önlenmesi davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile “İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/255 esas, 2005/71 sayılı kararıyla dava konusu yere vaki müdahalenin men’ine karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşıldığından tekrar müdahalenin men’i ile ilgili istek hakkında karar verilmesine yer olmadığına” biçiminde karar verilmiş olması doğru değildir.Diğer taraftan; davacıların başvurusu üzerine İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/86 değişik iş dosyasında yapılan 1.12.2006 tarihli tespitte; 10 nolu daire kapısının iple bağlı olup, ip açılarak daireye girildiği ve içindeki eski eşyaların üçüncü kişiye ait olduğunun bildirildiği ve 14 nolu dükkanın da uzun süredir kullanılmadığı ve boş olduğunun gözlendiği hususları tutanağa yazılmış ve inşaat mühendisi bilirkişiden rapor alınmış; eldeki davada yapılan keşiflerde de 14 nolu dükkanın boş olduğu saptanmıştır.O halde; 10 ve 14 nolu bağımsız bölümler bakımından elatma olgusunun ve elatılan sürenin şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan bağımsız bölümlerle ilgili eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir. Öte yandan; davacılar vekilinin, davalı tarafından dosyaya sunulan banka dekontlarının dikkate alınarak ecrimisilin hesaplanmasını talep ettiği, başka bir ifadeyle istenilen ecrimisil dönemi itibariyle davacılardan Hanime’nin banka hesabına yatırılan ödemelere ilişkin sunulan belgeleri kabul ettiği gözetilerek ecrimisil miktarının tayini gerekirken, bankadan getirtilen hesap ekstresine göre bir kısım ödemeler nazara alınarak sunulan eksik bilirkişi raporu doğrultusunda ecrimisile hükmedilmiş olması doğru olmadığı gibi; hangi davacıya ne kadar ecrimisil ödeneceğinin hükümde ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken, infaza elverişli olmayacak ve hak kaybına neden olabilecek şekilde karar verilmiş olması da isabetli değildir. Davalının, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.