MAHKEMESİ : ORDU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/05/2007NUMARASI : 2006/385-2007/159Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, miras bırakan anneleri F.'nın 16 parça taşınmazdaki paylarının bir kısmını ölünceye kadar bakım aktiyle bir kısmını da satış suretiyle erkek kardeşleri H.'e temlik ettiğini, işlemlerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali tescil istemişlerdir. Davalı M.., sonradan ölen eşi H.e yapılan temliklerde muvazaa bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Davanın kabulüne ilişkin mahkeme kararı, H.in dava dışı mirasçısınında davada yer almasının sağlanması gereğine işaret edilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak taraf teşkili tamamlanmış ve temliklerin muvazaalı yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacıların payları oranında iptal tescile karar verilmiştir. Karar, davalı ve dahili davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 13.5.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edilen vs. vekili Avukat N.K.geldi davetiye tebliğe rağmen temyiz eden vs.vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Getirtilen kayıt ve belgeler incelendiğinde, miras bırakan F.nın çekişmeli 24 ve 26 sayılı parsellerinin tamamı ile 180 ve 1032 sayılı parsellerdeki paylarını 24.7.1998 tarih 143 yevmiye numaralı resmi akitle ölünceye kadar bakım şartıyla; 180 sayılı parseldeki kalan payı ile 927, 929, 932, 933, 954, 959, 1101, 1103, 1111, 1179, 1181 ve 1210 sayılı parsellerdeki paylarını da 24.7.1998 tarih 144 yevmiye numaralı resmi akitle satış yoluyla oğlu H.e devrettiği; miras bırakanın 8.4.2000 tarihinde ölümüyle, geriye mirasçıları oğlu H. Ş., H. ve Z.'nın kaldığı, oğlu H.in de 3.11.200'de öldüğü ve mirasçıları olarak eşi H.ile üç kız kardeşinin kaldığı görülmektedir. Miras bırakanın kızları Ş.ve H., anneleri F.tarafından H.'e yapılan temlikIerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, ölen kardeşleri H.in karısı olan Halime aleyhine eldeki davayı açmışlar; Daire bozma ilamı doğrultusunda dava dışı mirasçı Z. da davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmıştır. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakanın satışa konu ettiği taşınmazlarını mirasçıdan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı biçimde oğlu Haşim'e devrettiği anlaşıldığına göre, anılan taşınmazlar hakkındaki davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Davalının değinilen hususa yönelik temyiz itirazı yerinde değildir,reddine.Ölünceye kadar bakım aktiyle devredilen taşınmazlara yönelik temyiz itirazına gelince; Bilindiği üzere, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır (B.K.m.511 ). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer (B.K.m.514). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması,yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında aslolan, tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır ( B.K.m.18 ). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunu değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez ve akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir' sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözetilmesi gerekir. Somut olayda, miras bırakanın kendisinden sonra ölen oğlu H... ile birlikte hayatını sürdürdüğü ve onun yanında öldüğü, sağlığında tüm ihtiyaçlarının bakım borçlusu tarafından karşılandığı, bakım şartıyla temlik edilen taşınmazlann miras bırakanın tüm mal varlığına oranla makul ve kabul edilebilir ölçüde bulunduğu saptandığına göre, anılan taşınmazların temlikinde mal kaçırma iradesinin üstün tutulduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, ölünceye kadar bakım aktine konu taşınmazlar hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK. 'nun 428. maddesi uyannca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.