MAHKEMESİ: ALANYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 20/03/2007NUMARASI: 2003/12-2007/252Taraflar arasında görülen davada;Davacı vekili, davacı şirkete ait 1118 parsel sayılı taşınmazın davalıya satışının temsil yetkisinin geçersiz bulunması ve vekaletnamenin kötüye kullanılması nedenleriyle geçersiz olduğunu, davalının da bu durumu bildiğini, el ve işbirliği içinde hareket ettiğini ileri sürerek tapu iptali-tescil istemiştir.Davalı vekili, taşınmazın taraflar arasında düzenlenen protokol çerçevesinde satışının yapıldığını, işlemlerde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddianın taraf muvazaası sebebine dayandırıldığı, ancak yazılı delille kanıtlanabileceği, davalının şirket yetkilisi ile danışıklı işlem yaptığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, taraflarca süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 13.05.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden H.Tur. Tic. vekili Avukat A.S.ile yine temyiz eden B.i Ş.vekili Avukat A.G. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 13.3.1999 günü yapılan şirket olağan genel kurul toplantısında, yönetim kuruluna B..H., K.H.ve A.T.G.ün seçilmelerine ve davacı şirkete ait çekişmeli 271 ada 6 sayılı parselin en az 100 milyar TL.ye satılması için yönetim kuruluna yetki verilmesine yönelik karar alındığı, ancak anılan toplantıda şirketin büyük ortağı K. H.’nun yer almadığı, onu temsilen toplantıya Ş.S. T.’in katılmasına ilişkin temsil belgesindeki imzanın da K. H.’na ait olmadığının Adli Tıp Kurumu raporuyla saptandığı; şirketin 14.3.1999 tarihli karar defterinde, yönetim kurulu üyelerinden B.H. ile A.T. G.’ün taşınmaz satışını da içerir şekilde müştereken yetkili kılındıkları; kendilerine yetki verilen şirket temsilcileri B. H. ve A.Talat G.ile davalı B.Ş.arasında düzenlenen 18.10.1999 tarihli ve “Protokol” başlıklı harici belgede, üzerinde halen otel inşaatı sürdürülen çekişmeli taşınmazın, yüklenici ile yapılmış olan kat karşılığı inşaat sözleşmesindeki hak ve yükümlülükleri de kapsar biçimde toplam 1.200.000 Alman Markına davalıya satılmasının kararlaştırıldığı ve ödeme planının belirlendiği, ayrıca satıcının alacağını güvence altına almak için adı geçen şirket temsilcilerinin lehlerine ve alıcı aleyhine 300 milyar TL.lik ipotek tesis edileceğinin karara bağlandığı; sonrasında da, 271 ada 6 parsel sayılı çekişmeli taşınmazın, şirketi temsilen B. H. ve A.T.. G. tarafından 18.10.1999 tarihli vekaletname ile vekil olarak atanan N.G.aracılığıyla 2.11.1999 tarihinde davalı B. Ş.’ya 47 milyar TL.ye satıldığı; aynı tarih ve takip eden yevmiye sayılı işlemle de taşınmaz üzerine A.T.lehine ipotek konulduğu, ipotek lehdarının ipotek alacağını tamamen aldığı yönündeki beyanıyla da 24.7.2000 tarihinde ipoteğin kaldırıldığı görülmektedir.Davacı Şirket vekili, taşınmaz satışının şirket yöneticilerinden A.T.G. ile davalının el ve işbirliği içerisindeki planı çerçevesinde gerçekleştirildiğini, şirket genel kurulu ile yönetim kurulunun usulüne uygun toplanmadığını, alınan kararların yok hükmünde olduğunu, büyük ortağın genel kurulda sahte belge ile temsil edildiğini, satış işleminin geçersiz bulunduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Yukarıda değinilen olgular dikkate alındığında, davada, sahtecilikten kaynaklanan yolsuz tescil iddiasına dayanıldığı anlaşılmaktadır.Ne var ki mahkemece, belirtilen iddia bakımından herhangi bir soruşturma yapılmamış, satışın dayanağını teşkil eden karar ve işlemlerin geçerliliği tartışılmamış, halen derdest bulunan 1999/711, 1999/802 ve 2005/796 esas sayılı dava dosyaları değerlendirilmemiştir.Hal böyle olunca, ileri sürülen iddia bakımından hükme yeterli araştırma ve inceleme yapılması, bunun yanında Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/711 ve 1999/802 esas sayılı dava dosyaları ile Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/796 esas sayılı dava dosyasının da getirtilerek değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Tarafların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden tarafların vekilleri için 550.00.'şer-YTL. duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.05.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.