Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6031 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 2503 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: ERDEK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 07/10/2008NUMARASI: 2008/73-2008/205Taraflar arasında görülen davada;Davacı, Erdek Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.12.2003 tarih 2001/372 Esas, 2003/384 Karar sayılı kararı ile satışına karar verilen 642 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Erdek İcra Müdürlüğünce yapılan ikinci açık arttırmada adına ihale edildiğini, ancak davalıların kendisini kandırmaları sonucu davalı N... Gıda Şirketi adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı N.. , davacının N... Gıda Şirketi adına ihaleye girdiğini, tüm bedellerin davalı şirket tarafından yatırıldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Davalı Şirket vekili aynı nedenlerle davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmazın icra müdürlüğünce yapılan ihale sonucu davacıya ihale edildiği, davalı şirketin kendi adına ihaleye girmesi için davacıyı vekil tayin etmediği, taşınmazın davalı şirket adına tescilinin yolsuz tescil olduğu gerekçesiyle tapunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.Karar, davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.5.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs.vekili Avukat K... D...ile temyiz edilen vekili Avukat Y... A... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Gerçektende dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre davada hile hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır.Hemen belirtilmelidir ki, Borçlar Kanunun 31. maddesi hükmü uyarınca hileye maruz kalan kişinin hileye muttali olduğu tarihten itibaren 1 yıl içersinde davanın açılması gerekir.Anılan madde de öngörülen süre hak düşürücü süre olup mahkemece dava sonuçlanıncaya kadar resen gözetilmesi gerekir.Somut olayda, davacı çekişme konusu taşınmazı ihale ile edinmesine karşın kendi ihtiyari ve iradesi ile ara malik davalı şirket adına sicil kaydının oluşumuna muvafakat etmiş ve şirket adına bu şekilde sicil kaydı oluşmuştur.O halde, davacının hileye bu tarih itibarı ile ıttıla kesbettiği kabul edilmelidir.Buna göre davanın açılış tarihi gözetildiğinde yasada öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği tartışmasızdır.Hal böyle olunca, davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi gerekirken anılan hususun göz ardı edilerek işin esası yönünden kabul kararı verilmiş olması isabetsizidir.Davalıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. md. gereğince BOZULMASINA, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.5.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.