Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 603 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 13938 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/11/2010NUMARASI : 2008/833-2010/678Yanlar arasında görülen gaiplik ve alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, Türk Medeni Kanununun 588. maddesine dayalı, 103 ada 5 parsel sayılı taşınmaz paydaşlarından N.T.. ve N.A.. hakkında gaiplik kararı ittihazı ve gaiplerin hissesine isabet eden satış bedelinin Hazineye devri isteğine ilişkin olup, mahkemece, paydaşlardan N. T., M. Ş..ve N. A..'nin ayrı ayrı gaipliğine ve gaiplere ait payların satış bedellerinin Hazineye devrine karar verilmiştir.Gerçekten de; Türk Medeni Kanununun 588.maddesinde; “sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kimsenin malvarlığı veya ona düşen miras payı on yıl resmen yönetilirse ya da malvarlığı böyle yönetilenin yüz yaşını dolduracağı süre geçerse, Hazinenin istemi üzerine o kimsenin gaipliğine karar verilir.Gaiplik kararı verilebilmesi için gerekli ilan süresinde hiçbir hak sahibi ortaya çıkmazsa, aksine hüküm bulunmadıkça, gaibin mirası Devlete geçer.Devlet, gaibe veya üstün hak sahiplerine karşı, aynen gaibin mirasını teslim alanlar gibi geri vermekle yükümlüdür.” düzenlemesine yer verilmiş ve aynı Yasanın 33/2, 3.maddesi hükmünde de; “mahkeme gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilanla çağırır.Bu süre, ilk ilanın yapıldığı günden başlayarak en az altı aydır.” hükmü öngörülmüştür.Öyleyse, yukarıda değinilen düzenlenmeler gözetildiğinde bir kimse hakkında gaiplik kararı verilebilmesi için diğer koşulların yanında en az iki kez ilan yapılması zorunludur.Ne var ki, mahkemece, yukarıda değinilen ilkeler gözardı edilerek gaiplik kararı yönünden tek bir ilanla yetinilerek neticeye gidilmiş olması doğru değildir.Diğer taraftan, davacı Hazinenin dava dilekçesinde taşınmaz paydaşlarından M. Ş.. ile ilgili herhangi bir talebi bulunmadığı halde 1086 sayılı HUMK'nun 74.maddesi ( 6100 sayılı HMK'nun 26.maddesi ) uyarınca istek aşılmak suretiyle, M.Ş..'in de gaipliğine ve bu kişiye ait payın satış bedelinin Hazineye devrine karar verilmiş olması da isabetsizdir. Kaldı ki, N.T..'un gaipliğine karar verilmiş ise de, eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen nüfus kayıtlarından 103 ada 5 sayılı parselin paydaşlarından N.T..'un 15.9.1987 tarihinde öldüğü ve mirasçılarının bulunduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, kurulan hükmün yasal olduğu söylenemez.Davalı kayyımın ve davacı Hazinenin, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 23.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.