Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6007 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 2971 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : BURSA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/10/2011NUMARASI : 2010/237-2011/532Yanlar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, muris muvazaası hukusal nedenine dayalı bedel istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden; muris 1943 doğumlu Gönül'ün ölümü üzerine davanın taraflarının mirasçı olarak kaldığı, murisin çekişme konusu 5389 parseldeki 20/1810 arsa paylı D Blok 2 nolu meskenini intifa hakkını üzerinde bırakarak davalıya 21.08.2009 tarihinde 5.000.-TL bedelle sattığı, davalının da taşınmazı 5.1.2010 tarihinde dava dışı kişiye sattığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince, tarafların anne-babalarının 2.12.1998 tarihinde boşandıkları, mirasbırakan Gönül'ün davalı kızıyla birlikte yakınlarının yanında birkaç ay kaldıkları, daha sonra beraber yaşamaya başladıkları, davalının evlenip Bursa'ya gittiğinde annesini de yanına aldığı, kanser olan annesine baktığı, davacının annesiyle hiç ilgilenmediği, miras bırakanın Giresun İli Bulancak İlçesinde de bir taşınmazın büyük payına sahip olduğu anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, satışa konu edilen bir malın değerinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. S.başka bir ifadeyle, malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen, yukarıda değinildiği üzere, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuksal dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Bir başka ifadeyle, murisin iradesi önem taşır. O halde, yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, miras bırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı, böyle bir amaç taşısaydı, Giresun'da yer alan taşınmazını da devretmesine bir engel bulunmadığı kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.