MAHKEMESİ: REYHANLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 02/03/2008NUMARASI: 2003/162-2008/138Taraflar arasında görülen davada;Davacı, çekişme konusu 42 parsel sayılı taşınmazın tapuda miras bırakanı M... Adına kayıtlı olduğunu, tapu idaresince hataen taşınmazın davalı Y... adına satılmış gibi tescil edildiğini, Y...'nın da diğer davalı şirkete temlik ettiğini, tescillerin yolsuz olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtların iptalini istemiştir. Davalı B... Şirketi taşınmazı iyiniyetle satın aldığını bildirip, karşı dava ile tapu idaresince resen düzeltilerek davacı adına tescil edilen tapu kaydın iptali ile adına yazılması isteğinde bulunmuştur. Asli müdahil Tapu Sicil Müdürlüğü, davaların reddini savunmuştur.Mahkemece, davacı H...'nün davasının, dava tarihinde taşınmazın adına kayıtlı olduğu, dava açmakta hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle reddine, karşı davacının taşınmazı iyiniyetle satın aldığı gerekçesiyle karşı davanın kabulüne, asli müdahale konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Karar, davacı ve asli müdahil tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Davacı Hürü, miras bırakanı M... A... adına kayıtlı olan taşınmazın hatalı işlem sonucu Yahya'ya satış yoluyla intikal ettirildiğini ve Y... Tarafından da davalı B...İnşaat Şirketine 29.06.1995 tarihinde satıldığını ve bu şekilde davalı B... İnşaat A.Ş. adına sicil kaydının oluştuğunu bildirerek, bu işlemlerin iptali isteğiyle eldeki davayı açmış ve davalı B... İnşaat Şirketi de davacı H... adına olan aynı taşınmazla ilgili olarak tapu kaydının iptali ile kendi adına tescilini istemiş ve Tapu Sicil Müdürlüğü, açılan asıl dava ile karşı davaya asli müdahale talebinde bulunarak sicil kaydından kaynaklanan hakkın H...,'ye ait olması gerektiğini bildirerek karşılıklı açılan davaların reddini istemiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 42 parsel sayılı taşınmazın 1968 tarihinde ölen M... A... adına sicilde kayıtlı iken, dava dışı İsa Yurtsever'in maliki olduğu 11 parça taşınmazı Yahya'ya satışı sırasında hata yapılarak M... A... adına kayıtlı bu taşınmazın da satışa konu edilen taşınmazlar arasında gösterilmek suretiyle sicil kaydının Yahya'ya intikal ettirildiği ve Y... tarafından bu taşınmazla birlikte İsa'dan edinilen tüm taşınmazların davalı B... İnşaat Şirketine temlik edildiği, kayıt bu şirket üzerinde iken, sicil tutmakla yükümlü olan Tapu Sicil Müdürlüğünce hatanın farkına varılarak 42 parsel sayılı taşınmazın şirket üzerindeki kaydının silinerek tekrar eski kayıt maliki M... A... Adına sicil oluşturulduğu ve onun ölümüyle davacı H... 'nün de içlerinde bulunduğu tüm mirasçılarının payları oranında intikalini gerçekleştirdikleri ve diğer mirasçıların paylarını satış yoluyla H...'ye temlik ettikleri ve böylece dava tarihinde sicil kaydının H... üzerinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bütün bu olgulara karşı B... Şirketinin açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının şirketin iyiniyetli olduğu mahkemece benimsenerek, kabulüne karar verildiği görülmektedir.Gerçekten de, sicil tutmakla yükümlü olan idarenin çekişme konusu taşınmazı davalı Yahya'ya intikalini sağlaması hatalı işleme dayalı olduğu ve bu şekilde Yahya adına oluşan sicil kaydının da hukuki dayanaktan yoksun bulunduğu, başka bir söyleyişle yolsuz tescil niteliğinde olduğu sabittir. Ancak, ondan edinen davalı şirket ise, 2.el olup, edinmesinin iyiniyete dayalı olması halinde, Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koruyuculuğunda olacağı ve adına tesis edilen sicil kaydının korunacağı kuşkusuzdur. Oysa, idarece bir mahkeme kararı olmaksızın ve Türk Medeni Kanununun 1026.maddesinin öngördüğü koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği gözetilmeksizin ve anılan düzenlemede yer verilen usuli işlem ve hususların olayda uygulanıp uygulanamayacağı değerlendirilmeksizin Bereket Şirketi adına olan kaydın resen iptal edilerek, tekrar eski kayıt maliki adına sicilin düzeltilmiş olmasının yasal dayanağının bulunduğu söylenemez ise de, H... adına düzeltilen sicilin korunabilmesi, ancak B... Şirketinin edinmesinin kötü niyete dayalı olduğunun kanıtlanmış olmasına bağlıdır. Esasen mahkemece de, B... Şirketinin iyiniyetli olduğu kabul edilerek neticeye gidilmiş ve açtığı dava kabul edilmiştir. Bilindiği üzere; Tapu Sicilinin tutulması ile ilgili prensiplerden bir tanesi tescil, bir diğeri sicilin aleniliği (güvenirliği) ötekisi Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir sebebinin bulunması, başka bir ifadeyle sicilin illetten mücerret olmamasıdır. Hemen belirtilmelidir ki, davalı şirket somut olayda 2.el konumunda olup, anonim şirkettir. Yapmış olduğu tasarruflarda müdebbir bir tacir gibi hareket etmesi zorunludur. Taşınmazın temlik tarihinde keşfen değeri 43.750.-TL saptanmasına karşın, çok cüzü bir bedelle almış olması hayatın olağan akışına ve şirketin konumuna aykırıdır. Diğer yönden taşınmazı almakla beraber yıllardır davacı H....tarafından kullanılmasına göz yumulmuş olması da, satıcı Y.. İle davalı şirket arasında el ve işbirliği içerisinde bulunduklarının kabulünü gerektirir. Basit bir araştırma ile belirtilen somut bulguların tesbiti mümkün iken, böylesi bir araştırmaya dahi lüzum görülmeksizin taşınmazı satın almasında davalı şirketin iyiniyetli müktesip olarak kabulüne olanak yoktur. Kaldı ki, İsa 11 parça taşınmazını Y...'ya satarken düzenlenen akit tablosunda çekişme konusu 42 parsel sayılı taşınmaz akitte yer almamakla beraber Yahya adına tesis edilen kayıtlarda 42 nolu parsele de yer verilmiş ve daha sonradan İsa'nın sahip olduğu iki parça taşınmazla birlikte Y...'nın da üzerine sicil intikal ettirilen taşınmazları aynı akitle davalı şirkete satarken, İ.. 'nın 42 nolu parselin kendisine ait olmadığını bilmesine karşın ses çıkarmamış olması da, taraflar arasındaki ilişkiyi ortaya koyan unsurlardan biridir. Bu işleyiş, tarzı içerisinde davalı şirketin iyiniyetli olduğu ve Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koruyuculuğunda olduğu düşünülemez. Öyle ise, davalı B... Şirketinin açmış olduğu davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsiz olduğu gibi, adına tescil kararı verilen şirketin hükmü şahsiyetini koruyup korumadığı da, araştırılmadan adına tescil kararı verilmiş olması da doğru değildir. O halde, davacı ve asli müdahilin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.05.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.