Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5946 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 6509 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: BODRUM 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 28/04/2010NUMARASI: 2008/513-2010/221Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, 3621 sayılı Kıyı Kanununun 4. maddesinde tanımı yapılan kıyı niteliğindeki yere elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkin olup, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme neticesinde, kararın hüküm bölümünde; "tecavüz olduğu iddia edilen yerlerin davalı tarafından davanın devamı sırasında kiralanıp davalının muhtesattaki kullanımı hukuki hale geldiğinden davanın reddine" denildiği halde, gerekçe kısmında; "davalının söz konusu alanı sahiplendiği ve bu alanın kamunun yararlanmasına fiilen kapatıldığı sonuç ve kanaatine varıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir" denilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, 1086 sayılı HUMK'nun 388/3 ve bu yasayı yürürlükten kaldıran 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nun hükmün kapsamı başlığını taşıyan 297. maddesinin (1/c) bendi uyarınca mahkemelerin karar oluştururken, "tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri", (ç) bendi uyarınca da "hüküm sonucunu" göstermeleri zorunludur.Bu biçim yargılama ve hükümde açıklık ve netlik prensibinin bir gereği olup aksi durumun yeni tereddüt ve ihtilaflar ortaya çıkartacağı kuşkusuzdur. Bir başka ifadeyle çelişkili mahkeme kararlarının kamu düzenini ve barışı tehlikeye düşüreceği yadsınamaz. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu Şerhi 2001 baskı S.2952 vd.) Somut olayda mahkemece, gerekçede delillerin değerlendirilmesi sonucu " davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği" bildirilmesine karşın, hüküm yerinde davanın reddedildiği açıklanmıştır. Bu durumda kararın anılan yasal düzenlemeler ve hükümlere uygun olduğu söylenemez. Kabule göre de, yargılama sırasında davalının kullanımı gözetilerek ön izin alınması ve karardan sonra 29.7.2011 tarihinde yapılan sözleşme nedeniyle davanın konusuz kaldığı nazara alınarak karar verilmesine yer olmadığına biçiminde hüküm kurulması gerekirken, davanın reddine karar verilmesi de yerinde değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 23.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.