Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5934 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19653 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/05/2013NUMARASI : 2011/444-2013/280Taraflar arasında görülen tapu iptal, tescil ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.04.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat M... T... S... ile temyiz edilen vekili Avukat T... Ö... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal,tescil olmazsa tenkis isteklerine ilişkindir.Davacı vasisi, davacının mirasbırakan babası O.. A..'in 02.06.2011 tarihinde öldüğünü, murisin davaya konu 171 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 1 numaralı bağımsız bölümün kooperatif üyelik hakkını davalı Ayşe'ye satış suretiyle devrrettiğini, yapılan işlemin kendisinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, davalının murisin ilk eşi Sevinç'in annesi olduğunu ileri sürerek, davalının kooperatif ortaklık payının iptali ile miraspayı oranında adına tesciline, mümkün olmazsa tenkise karar verilmesi isteminde bulunmuştur.Davalı, murisin borcuna karşılık kooperatif üyeliğini muristen devraldığını belirterek reddi savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mülkiyeti dava dışı S.S. Ö... Konut Yapı Kooperatifine ait olan dava konusu ... ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki A .. Blok ... numaralı bağımsız bölümün kooperatif üyelik payının, muris O.. A.. tarafından Kadıköy 24. Noterliğince düzenlenen 28.01.2009 tarihli ve ... yevmiye sayılı kooperatif üyelik hakkı devir sözleşmesi ile davalıya satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekirki, 01.04.1974 tarihli ve 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı tapulu taşınmazlarda uygulanır. Öyleyse somut olayda, mülkiyeti miras bırakana ait olmayan davaya konu taşınmaz hakkında anılan İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama olanağının bulunmadığı açıktır.Ne var ki, davada terditli olarak tenkis isteğinde de bulunulduğuna göre, koşullarının varlığı halinde tenkis hükümlerinin uygulanması gerektiği tartışmasızdır.Bilindiği üzere, mirasçılık ve mirasın geçişi miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Miras bırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 1.1.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) ilgili hükümleri uygulanır.Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Miras bırakanın TMK'nin 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir. Hâl böyle olunca, kademeli olarak ileri sürülen tenkis isteği bakımından yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle gerekli araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 21.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.