Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5901 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 1814 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : ÜSKÜDAR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/02/2009NUMARASI : 2006/57-2009/60Taraflar arasında görülen davada;Davacı, paydaşı bulunduğu 858 ada 10 sayılı parsele davalıların yapılanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesini ve yapıların yıkımını istemiştir.Davalılar O.Ö.ve arkadaşları , binanın iyiniyetle inşa edildiğini belirtip davanın reddini, olmadığı takdirde taşkın kısmın adlarına temliken tescil edilmesi gerektiğini savunmuşlardır.Diğer davalı Ş.K. davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, haksız elatmanın keşfen saptandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.5.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat A.Y. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi,yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . .. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, babasından intikal suretiyle davacının 10 sayılı parselde, davalılar O., İ. ve A.'in de komşu 15 sayılı parselde paydaş oldukları, davalı Şaban'ın ise her iki taşınmazda da kayda dayalı bir hakkının olmadığı; O., İ.ve A.e ait 15 sayılı parseldeki yedi katlı binanın 10 sayılı parsele 4,97 m2. taşkın, Ş.'ın dört katlı binasının ise tamamının 10 sayılı parsel içerisinde bulunduğu; öte yandan, karardan sonra temyiz aşamasında ibraz edilen 29.11.1978 tarihli noter satış vaadi sözleşmesinden, 10 sayılı parselde davacıya intikal eden payın tamamının davalı Ş.tarafından davacının babasından sağlığında satın alındığı ve buna dayalı olarak açılan 2009/520 esas sayılı cebri tescil davasının devam ettiği anlaşılmaktadır. Anılan cebri tescil davasında verilecek kararın davacının aktif dava ehliyetini etkileyebileceği ve eldeki davada yıkım da istenildiğinden, ileride telafisi imkansız zararlara yol açılabileceği gözetildiğinde, cebri tescil davasının sonucunun beklenmesinin zorunlu hale geldiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, 2009/520 esas sayılı cebri tescil davasının sonuçlanmasının beklenmesi ve sonucuna göre işin esasının değerlendirilmesine olanak sağlanması bakımından hüküm bozulmalıdır. Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.