Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5888 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 4982 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: BEYKOZ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 09/12/2009NUMARASI: 2009/141-2009/337Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 898 ada 8 parsel sayılı taşınmazına komşu 7 nolu parselin maliki tarfından yapılan binanın taşkın olduğunu ileri sürerek, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteminde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece “.... davalıya ait 7 sayılı imar parselindeki yapının imar uygulaması neticesinde davacı adına kayıtlı 8 sayılı imar parseline taşkın hale geldiği benimsenerek karar verilmesi kural olarak doğru ise de, yapı bedeli depo ettirilmeden el atmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilemeyeceği gözden kaçırılmıştır.Bilindiği üzere; bu husus, 3194 sayılı İmar Yasası’nın 18/9. maddesinde “Düzenleme sırasında, plan ve mevzuata göre muhafazasında mahzur bulunmayan bir yapı, ancak bir imar parseli içinde bırakılabilir. Tamamının veya bir kısmının plan ve mevzuat hükümlerine göre muhafazası mümkün görülemeyen yapılar ise, birden fazla imar parseline de rastlayabilir. Hisseli bir veya birkaç parsel üzerinde kalan yapıların bedelleri, ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe veya şüyuu giderilmedikçe bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunur.” biçiminde hükme bağlanmıştır.Hal böyle olunca, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum karşısında yapı sahibini korumayı amaçlayan yasa hükmü gözetilerek, öncelikle yapı bedelinin mahkeme veznesine depo ettirilmesi, ondan sonra elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi gerekirken, bedelin ödenmesini parsel malikinin insiyatifine bırakacak şekilde hapis hakkı tanınmak suretiyle hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, taşkın yapının davalının iradesi dışında ve kamu tasarrufu nedeniyle oluştuğu, bir başka ifadeyle davanın açılmasına davalının sebebiyet vermediği göz ardı edilerek yargılama giderleri ve bu giderler sayılan Avukatlık ücretinden davalının sorumlu tutulması da doğru değildir” gereçesiyle bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, önceden verilen karar,Dairece,"3194 Sayılı Yasanın 18. maddesinin 9. Fıkrası doğrultusunda işlem yapılması" gereğine değinilerek bozulmuş, inşaat mühendisi bilirkişinin 19.03.2007 tarihli raporunda belirlenen levazım değeri olan 6.760 TL'nin mahkeme veznesine depo ettirilmek suretiyle el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne, ecrimisil isteminin reddi cihetine gidilmiştir. Bilindiği üzere, bozma kararına uyulmakla yanlar yararına usulü kazanılmış haklar doğar ve orada belirtilen şekilde işlem yapılması ve karar verilmesi zorunluluğu ortaya çıkar.Oysa, bozma ilamında belirtildiği üzere imar uygulaması ile taşkın hale gelen yapı bedelin belirlenerek, mahkeme veznesine depo ettirilmesi gerekirken, bilirkişi raporunda belirlenen levazım bedeli esas alınmıştır.Hal böyle olunca, yerinde konunun uzmanı bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak tecavüzlü yapı bedelinin (kaim bedel) belirlenerek bedelin mahkeme veznesine depo ettirilmesi ve ondan sonra el atmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,24.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.