Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5865 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 4324 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: ZONGULDAK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 23/10/2009NUMARASI: 2004/280-2009/309Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacılar, davalı Zonguldak Belediyesi'nin maliki olduğu 3 parsel sayılı taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, özel mülkiyete konu olamayacağını, ayrıca iskele üzerindeki yapıların davalı belediye tarafından diğer davalılara 618 Sayılı Yasanın 4 ve 5. maddesine aykırı olarak izin ve ruhsat alınmaksızın kiraya verildiğini ileri sürerek,taşınmazın tapu kaydının iptaline, elatmanın önlenmesine, davalılara ait muhtesatın masrafları ilgililere ait olmak üzere yıkımına, taraflar arasındaki muhtesatın niteliği ve niceliği itibariyle muarazanın önlenmesine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı belediye, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalmadığını, 618 Sayılı Yasaya aykırı bir yapılanma olmadığını belirterek, diğer davalılar da belediyeyle yapılmış sözleşmeye istinaden kullandıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taşınmazın kısmen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının keşfen saptandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ... raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptal, elatmanın önlenmesi, yıkım ve muarazanın men'i isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 3 parsel sayılı taşınmazın iskele niteliği ile 19.10.1950 tarihinde Zonguldak Belediyesi adına tespit edildiği, tespitin 12.3.1951 tarihinde kesinleştiği ve davalı belediye adına çap kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesi hükmünü değiştiren 5841 Sayılı Yasa uyarınca, tarafların sıfatına ve hak düşürücü sürenin, kesin hüküm halini almamış davalara da uygulanması gerekeceği tartışmasızdır. O halde, 3 parsele ilişkin gerek tapu iptal ve gerekse elatmanın önlenmesi, muarazanın men'i isteklerinin reddine karar verilmesi gerekirken, davanın bu yönü itibariyle kısmen kabul edilmiş olması isabetsizdir.Hemen belirtilmelidir ki, her dava açıldığı tarihteki koşullara tabidir. Ancak, dava tarihi itibarı ile davasında haklı olanın, davanın devamı sırasında yürürlüğe giren bir yasa hükmü veya İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağı aksine maktu harçla birlikte giderlerden diğer tarafın sorumlu olacağı tartışmasızdır.Diğer taraftan, çekişme konusu taşınmaz dışında kalan bölümlerin iskele ile birlikte kullandığı ve bir bütünlük teşkil ettiği bilirkişi raporu ile sabittir.Bilindiği üzere, 3621 Sayılı Yasanın 6.maddesi hükmü uyarınca kıyıda uygulama imar planı ile iskele yapılması mümkündür. Çekişme konusu taşınmazın kullanım tarzı itibariyle ayrılması mümkün olmadığı anlaşılan ve taşınmazın dışında kalan kısımlar bakımından anılan madde hükmü doğrultusunda bir araştırma da yapılmış değildir.Öyleyse, tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.