Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5851 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3048 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : CEYHAN SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/10/2012NUMARASI : 2012/352-2012/476Yanlar arasında görülen tapuda isim tashihi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimiraporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Davacı, halk arasında Ş. ismi ile bilindiği için kayden paydaşı olduğu 403, 409, 429 ve 375 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitleri sırasında tutanaklara isminin Ş.olarak yansıdığını ve bu şekilde tescil edildiğini, diğer paydaşların annesi ile kardeşleri olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarındaki isminin “ S.” olarak düzeltilmesi istekli eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, 375 parsel yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, 403, 409 ve 429 nolu parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Bilindiği üzere; Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır. Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; kabul kapsamına alınan taşınmazlar yönünden mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez. Şöyle ki; dava konusu taşınmazlara kadastro tespitleri sırasında uygulanan tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren tedavüllü kayıtları ile dayanak belgelerinin (nüfus kaydı, vekaletname, veraset ilamı vs.) getirtilmediği, davacının babaannesi, amca ve halalarını gösterir nüfus kayıtlarının getirtilip kadastro tutanaklarında belirtilen kişilerle uyumlu olup olmadığının denetlenmediği, öte yandan kadastro tespit bilirkişilerinin bilgilerine başvurulmadığı, Ceyhan 1. Kadastro Mahkemesi'nin 1986/300 Esas, 1989/292 Karar sayılı dosyasının getirtilip incelenmeden yalnızca kararın evrak arasına alınmakla yetinildiği görülmektedir. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen somut olgular ve ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, kayıtlarda malik gözüken Şenel İnce'nin davacı olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Kabule göre de, davacının; dava dilekçesinde ve aşamalarda yalnızca sicil kaydındaki Şenel isminin Sultan olarak düzeltilmesini istediği ve soyadının düzeltilmesi yönünde bir talebi olmadığı halde, talep aşılmak sureti ile kayıtlarda İnce olarak yeralan kızlık soyadının Atıcı olarak düzeltilmesine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, reddedilen taşınmaz yönünden yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı idare yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da isabetsizdir. Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlere hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nin 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.