Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5843 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 3219 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : NAZİLLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/12/2011NUMARASI : 2011/189-2011/204Yanlar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, tapu iptal ve tescil davasının kabulüne, taşınmazlar üzerindeki haciz, ipatotek ve takyidatın kaldıırılması talebinin reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, tapu iptal ve tescil davasının kabulüne,taşınmazlar üzerindeki haciz,ipotek ve takyidatın kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 601,4813 ve 4814 parsel sayılı taşınmazların davalı Yusuf Şenol adına kayıtlı oldukları, taşınmazlar üzerinde bir çok haciz ve ipotek şerhi bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacılar, nizalı taşınmazların ortak miras bırakan M.Ş.tarafından mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalıya devredildiğini, davalının kendi şahsi borçlarından dolayı taşınmazlar üzerinde bir kısım haciz ve ipotek şerhleri tesis ettiğini ileri sürerek, payları oranında tapu iptal ve tescil ile iptal edilen bölüm üzerindeki tüm haciz, ipotek ve takyidatın kaldırılması istemiyle eldeki davayı açmışlar, davalı 24.11.2011tarihli oturumda davayı kabul ettiğini bildirmiştir.Bilindiği üzere; dava ehliyeti davada taraf olma yeteneğidir. HUMK taraf Ehliyetini tanımlamamış 38.maddesiyle Medeni Kanuna yollamada bulunmakla yetinmiştir. Medeni Kanunumuz ise, davada taraf olma ehliyetini,medeni haklardan yararlanma ehliyetinin bir parçası saymış,8,28,47 ve 48.maddeleriyle bu yönde hükümler getirerek medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişinin davada taraf olma yeteneğini taşıdığını,her gerçek kişinin sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren taraf ehliyetini kazanacağını ve yaşadığı sürece taraf ehliyetinin devam edeceğini belirtmiştir. Öte yandan gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarakta taraf ehliyetinin sona ereceği Medeni Kanunun 28.maddesinin buyurucu nitelikteki hükmüyle açıklanmıştır. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur. Bu itibarla, gerek Medeni Kanun gerekse HUMK.nun dava açıldığı zaman hayatta bulunan kişiler yönünden düzenleyici hükümler koymuş; ölen veya mevhum kişiler hakkında açılacak davalar yasalarımızda yer almamıştır. Nitekim 4.5.l978 tarih l978/4-5 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında da dava tarihinden önce ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamayacağı,dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş olan kimsenin mirasçılarına ardıllık (halefiyet) kuralı uygulanamayacağından tebligat yapılmak veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemeyeceği vurgulanmış ise de; 01.11.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK'nun 124 maddesi hükmü; “ (1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.(2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. (3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. (4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenlemeler getirmiştir.Hal böyle olunca, davaya konu taşınmazlar üzerindeki ipotek, haciz vb. takyidatın lehine tesis edildiği kişiler veya tüzel kişiler bakımından 6100 Sayılı HMK'nun 124/4. maddesinin de değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir. Davacıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.5.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.