Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5836 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6045 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : UZUNKÖPRÜ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/11/2013NUMARASI : 2010/600-2013/604Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemlerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 388., 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 1086 sayılı HUMK'nn 389., yine 6100 sayılı HMK.'nun 298. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.Ne var ki, uygulamada 1086 sayılı HUMK'nun 381.maddesinin son fıkrası ve 6100 sayılı HMK'nin 294.maddesinin 4.fıkrasının verdiği imkandan yararlanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağü geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılabilmektedir.İşte bu gibi hallerde, daha sonra yazılan gerekçeli kararın, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin, artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HMK'nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Somut olayda; kısa kararda davanın kabulüne karar verildiği halde, gerekçeli kararda dava ve birleşen davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mirasçıların miras payı oranında tapuya kayıt ve tesciline, 4222 parsel sayılı taşınmazla ilgili ise taşınmazın dava dışı 3. şahsa ait olduğundan bahisle karar verilmesine yer olmadığına denilmek suretiyle değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek, kısa karara çelişkili şekilde gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hâl böyle olunca, 10.04.1992 gün,1992/7 Esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.Kabule göre de, resmi akitlerde Kurtbey Köyü 4222 parsel sayılı taşınmaz yer almasına ve davacı tarafça bu taşınmaz dava edilmesine rağmen, dosya içerisinde mevcut Yeniköy 4222 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı baz alınarak bu parsele ilişkin karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmesi de doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.