Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5827 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 4020 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: KARS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 09/10/1985NUMARASI: 1981/24-1985/351Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, davalılar adına tespit gören ve tescil edilen 81 parsel sayılı taşınmaza dayanak tapunun miktarı ile geçerli olduğunu, miktar fazlasının Hazine adına tescilinin gerektiğini, anılan taşınmazın davalılara 2510 Sayılı Yasa gereği verildiğini, miktarına itibar edilmesi gerekeceğini ileri sürüp, miktar fazlasının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.Davalılar, cevap vermemiştir.Mahkemece, taşınmazın sınırlarının sabit olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, kayıt miktar fazlasının Hazineye ait olduğundan bahisle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacı Hazine, davalılar adına tespit g??ren ve tescil edilen 81 parselin dayanağı tapunun miktarı ile geçerli olduğunu, miktar fazlasının Hazine adına tescilinin gerektiğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, yapılan yargılama sonunda tespit sırasında taşınmaza uygulanan kaydın sabit sınırlı olduğu gerekçesiyle davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Dava konusu taşınmazın kadastro sırasında 81 parsel sayılı ile 8.9.1980 tarihinde tapu kaydına dayanılarak davalılar adına tespit edildiği, Hazinenin itirazı üzerine kadastro komisyonunca itirazın reddine karar verildiği, Hazeninin tapu kaydı miktar fazlası olduğunu ileri sürerek, kadastro mahkemesinde eldeki davayı açtığı görülmektedir.Hemen belirtilmelidir ki; çekişme konusu taşınmazın kadastro tespiti 2613 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılmış ve temyiz incelemesine tabi yerel mahkeme kararı 9.10.1995 tarihinde bu yasanın yürürlüğü sırasında tesis edilmiştir.9.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 Sayılı Kadastro Yasası ile şehir kadastrosuyla ilgili 2613 Sayılı Yasa ile şehir dışında kalan taşınmazların kadastrosuyla ilgili 766 Sayılı Tapulama Yasası iptal edilerek bütün taşınmazların kadastroları 3402 Sayılı Yasa kapsamına alınmıştır.Anılan, 2613 Sayılı Yasanın yürürlüğü içerisinde yapılan kadastro tespitinden kaynaklanan tüm davaların kadastro mahkemesi sıfatıyla asliye mahkemelerince çözüme bağlanması gerekeceğinde kuşku yoktur. Esasen, davada kadastro mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinde açılmış, ne varki, çekişme mahkemece kadastro sıfatıyla değil, genel mahkeme olarak görülerek karara bağlanmıştır.O halde, kararın verildiği tarih itibariyle mahkemece, kamu düzeniyle ilgili olan ve re'sen gözetilmesi gerekli görev kaidesinin gözardı edilmesinin doğru olduğu, başka bir anlatımla yasal olduğu söylenemez.Ayrıca, 3402 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesinde aynen "... Asliye Hukuk Mahkemelerinde bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce 2613 Sayılı Kadastro ve Tapu Tahsisi Kanununa göre açılan veya müracaata bırakılan davalara, kadastro mahkemelerinde bu kanundaki hükümler doğrultusunda bakılmaya devam olunur. " düzenlemesine yer verildikten sonra geçici 4.maddesinde de.... Tapulama Mahkemeleri ile kadastro mahkemesi sıfatıyla görev yapan asliye mahkemelerinde halen görülmekte olan davalar ile 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılacak davalara bu kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.Bu yasal düzenlemeler gözetildiğinde, taraflar arasındaki çekişmenin çözüm yerinin kadastro mahkemesi olduğu kuşkusuzdur.Öyleyse, mahkemece davanın görev nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.Davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 8.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.