Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5819 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5285 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : YENİŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/11/2013NUMARASI : 2013/106-2013/462Taraflar arasında görülen tapu iptali- tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ....'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, maliki olduğu 414 ada 129 parsel sayılı taşınmazın ½ payını, okuma yazma bilmemesinden faydalanan davalının ''Daire tapusu alacaksın'' telkiniyle kandırarak satış suretiyle temellük ettiğini, aldığı payı satışa çıkarması üzerine durumu öğrendiğini ileri sürerek, tapunun iptali ile adına teslicini istemiştir.Davalı, iddiaların doğru olmadığını, davacının damadı olduğunu, davacı ve eşinin isteği ile taşınmazdaki binanın üzerine daire yaptığını, parselde kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurularak dairesinin tapusunun verileceği kararlaştırıldığı halde davacının kızı Leyla ve damadının etkisi ile buna yanaşmadığını, daha sonra da onlarla aralarının bozulması üzerine evine karşılık taşınmazın yarı payını kendisine aktardığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının çekişme konusu payı rızası ile davalıya devrettiği, hileye düşürüldüğünü ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının arsa vasıflı 414 ada 129 parsel sayılı taşınmazının 1/2 payını üzerinde bırakarak 1/2 payını 27.10.2011 tarihinde satış göstermek suretiyle davalı damadına devrettiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Hak düşürücü süre kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan mahkemece, davanın her aşamasında tarafların ileri sürmesine gerek kalmadan resen gözetilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Somut olaya gelince; temlikin 27.10.2011 tarihinde gerçekleştirildiği, eldeki davanın 14.03.2013 tarihinde açıldığı, ne var ki davacının, temlike konu payın davalı tarafça satışa çıkartılması üzerine hileye düşürüldüğünden haberdar olduğunu ileri sürdüğü, ancak mahkemece, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı değerlendirilmeden sonuca gidildiği görülmektedir.Hâl böyle olunca, öncelikle hak düşürücü süre üzerinde durulması, bu konuda tarafların gösterecekleri delillerin eksiksiz toplanması, davacının dayandığı Yenişehir Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2012/304 Esas sayılı dosyasının onaylı bir suretinin evrak arasına alınarak değerlendirilmesi, davanın, öğrenmeden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığının belirlenmesi halinde işin esasına girilerek, ispat külfeti kendisinde olan davacının, dava dilekçesinin deliller bölümünde açıkça yemin deliline dayanmış olduğu da gözetilerek, yemin delili de hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün belirtilen nedenle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.