Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5805 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3320 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : EDİRNE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/09/2013NUMARASI : 2012/445-2013/437Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi .............. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.-KARAR- Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Davacı, kayden maliki olduğu çekişme konusu 1628 ve 1717 parseller ile paydaşı olduğu 293 parsel sayılı taşınmazların 2010 yılından beri, 2553 ve 2731 parsel sayılı taşınmazların ise 2012 yılında hiçbir hakka dayanmaksızın davalılar tarafından kullanıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.Davalılar, 2553 ve 2731 parsel sayılı taşınmazları kullanmadıklarını, 1628, 1717 ve 293 parsel sayılı taşınmazları ise 3 yıl kullanıldıklarını ancak ihtarnamenin tebliğinden itibaren bu taşınmazları terk ettiklerini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalıların taşınmazları haksız şekilde kullandıkları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Ne var ki, davanın elatmanın önlenmesi ve 10.000,00 TL ecrimisil istekli açıldığı, dava dilekçesinde dava değerinin 11.000,00 TL gösterildiği, mahallinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda elatılan taşınmazların değerinin 132.458,96 TL, ecrimisil bedelinin ise 7.633,33 TL olarak hesaplandığı, keşfen belirlenen zemin değeri üzerinden harç ikmali yapılmadığı gibi hükümde karar ve ilam harcının elatmanın önlenmesi isteği bakımından dava dilekçesinde gösterilen 1.000,00 TL ile hükmedilen 7.633,33 TL ecrimisil bedelinin toplamı üzerinden tahsiline karar verildiği görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür davalarda, 6100 sayılı HMK’nın 120. (1086 sayılı HUMK.’nın 413. maddesi) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca; dava değerinin ve buna göre alınacak harcın çekişme konusu taşınmazın değeri ile talep edilen tazminat miktarının toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur. (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.)./..Bilindiği üzere; 492 sayılı Harçlar Yasası, harcın alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. Anılan Yasasının 30. ve 32. maddelerinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.Hâl böyle olunca, öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden nispi tarifeye göre harcın tamamlatılması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde işin esası incelenerek davaya devam edilmesi gerekirken, anılan hususun gözardı edilerek sonuca gidilmiş olması doğru değildir. Davalılar vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.