Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5795 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3357 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : GİRESUN 2. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/12/2012NUMARASI : 2012/495-2012/789Yanlar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı temsilcisi tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Talep, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Tapu Müdürlüğü, yanıt vermemiştir.Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davacının talebinin kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı idare temsilcisi temyiz etmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 137 ada 20 ve 22 parsel sayılı taşınmazların 14.8.2009 tarihinde ½ payının 1933 doğumlu Ş.oğlu M. E. adına, ½ payının ise H. oğlu M.E. adına kadastroca tespit gördüğü, davacının adı geçen taşınmazların malik hanesine baba adının “H. olarak yazılması gerekirken zuhulen dedesi “Ş.'nün” isminin yazıldığını, “Ş.” olan baba adının iptali ile “H. oğlu M.t E.” olarak tapuya tescilini isteyerek eldeki davayı açtığı görülmektedir.Tespit maliki 1933 doğumlu Ş.oğlu M.E. davacının amcası olup yargılama sırasında davacı tanığı olarak dinlenmiş, taşınmazlarda hak talep etmediğini bildirmiştir.Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür taleplerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Somut olayda; tespit maliki ile aynı bilgileri taşıyan 1933 doğumlu Ş.oğlu M.E.isimli bir kişinin daha mevcut olması nedeniyle mülkiyet aktarım ihtimali ortaya çıktığından, artık bu davanın çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde tapuda kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davası olarak görülebilmesine imkan bulunmamaktadır. Yargılama usulleri birbirinden farklı olduğundan ve çekişmesiz yargı işlerinde teknik anlamda bir hasım bulunmadığından, görevsizlik kararı verilerek davaya asliye hukuk mahkemesinde devam edilemez. Hal böyle olunca davacının taşınmazda hak iddia eden kişi ya da kişiler aleyhinde HMK'nun 2.maddesi uyarınca dava açabileceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılğılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davalı idare temsilcisinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.4.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.