Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5769 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15687 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ: KÜÇÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 08/05/2012NUMARASI: 2008/871-2012/253Yanlar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Birleştirilerek görülen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tüm mirasçılar adına tescil, olmadığı taktirde tenkis isteklerine ilişkin olup, mahkemece, işlemin muvazaalı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, mirasbırakan B.Y. 06.06.2007 tarihinde ölümü üzerine davacılar, davalılar ile dava dışı eşi E.ve oğlu H.'ın mirasçı olarak kaldıkları kayden sabittir. Miras bırakanın ölüm tarihine göre terekenin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu açık olup, davada tüm mirasçıların yer almasının zorunlu olduğu tartışmasızdır.Ne var ki, Mahkemece, yukarıda sözü edilen davanın görülebilirlik koşulu gerçekleştirilmeden, işin esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. Türk Medeni Kanunu(TMK)'nun 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK'nun 701 maddesinde (... Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği Mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. TMK'nun 702/2. maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, nevarki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.l0.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.Hal böyle olunca, davada yer almayan mirasçıların olurunun alınması ya da miras şirketine TMK.'nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek işin esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Davalılar vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.4.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.