MAHKEMESİ: ANKARA 14. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 18/02/2009NUMARASI: 2008/318-2009/42Taraflar arasında görülen davada;Davacı, ortak miras bırakanın 9363 ada 5 parsel sayılı taşınmazda 16 ve 17 nolu bağımsız bölümleri 3.kişiden 24.12.1988 tarihinde haricen satın aldığını, ancak 10.1.1989 tarihinde 16 nolu bağımsız bölümün davalı oğlu R.. adına 17 nolu bağımsız bölümün ise ikinci eşi olan H... adına tescil ettirdiğini, anılan daireler karşılığında davalıların miras bırakana ödeme yapmadıklarını, işlemlerin kendisinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürüp, satışın ve tapunun iptali ile tescil isteğinde bulunmuştur.Davalılar, tenkis davasının zamanaşımının dolduğunu, çekişmeli taşınmazların alımı sırasında miras bırakanın, kendilerinin vekili ve temsilcisi sıfatıyla malikle pazarlık yaptığını, satış bedellerini ise kendilerinin ödediklerini, iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, “yerinde görülmeyen davanın hak düşürücü süre dışında açıldığından reddine” karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düş??nüldü.Davacı, miras bırakanın üçüncü kişiden haricen satın aldığı taşınmazların davalılar adına tescilini sağladığını ve bu işlemlerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.İddianın açıklanan niteliği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır.Ancak, bilindiği üzere bu tür bir temlikin gizli bağış niteliği taşıması nedeniyle olayda 1.4.1974 tarih ve 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri yoktur. Zira, anılan İnançları Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için miras bırakanın bizzat adına kayıtlı bir taşınmazı mirasçısından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak temlik etmiş olması gerekir.Oysa, somut olaydaki temlik iddiası yukarıda açıklandığı üzere "gizli bağış" niteliğinde olup, ancak tenkis talebinde bulunulabilir ise de, eldeki davada bu tür bir istemde de bulunulmamıştır.Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda değerlendirme yapılması gerekirken, Türk Medeni Kanununun 560 ilâ 571. maddelerinden sözedilerek tenkisle ilgili hak düşürücü sürelerin geçtiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.5.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.