MAHKEMESİ : ALACA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/06/2010NUMARASI : 2010/48-2010/182Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılamasında mahkemece tapusunun iptali ile sicilden terkinine ve tespit harici bırakılmasına dair verilen kararın davacı vekili tarafından süresinde temyizi üzerine dosya ve Tetkik Hakimi 'ın raporu incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 6 parsel sayılı taşınmazın 20.03.2009 tarihinde ihdas suretiyle davalı belediye adına tapuya tescil edildiği, davacı vekilinin; sözkonusu taşınmazın oluşumu sırasında bir kısmının yoldan, 922,01 m2 kısmının ise dere yatağından ihdas edildiğini, dere yataklarının devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması sebebi ile tescile dair hakkın doğumu halinde Hazine adına tescili gerektiğini ileri sürerek, dere yatağı olan 922,01 m2'lik kısmın tapusunun iptali ile hazine adına tesciline karar verilmesi talepli eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Mahkemece yapılan yargılama neticesinde teknik bilirkişi raporunun eki krokide yeşil renkle taralı çekişmeli taşınmazın 922,01 m2'lik kısmının dere yatağından ihdas edildiği saptanmak suretiyle bu kısmın tapusunun iptaline karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki; mahallinde yapılan uygulama sırasında beyanlarına başvurulan mahalli bilirkişilerin; 1990 'lı yıllarda Alaca E.. Köyü barajı yapılarak çekişme konusu derenin, yatağının değiştirildiğini ve derenin halen şehrin çıkışında bulunan bir kanaldan akmaya devam ettiğini, dere yatağının da aynı yıllarda Belediye tarafından doldurularak arsa haline getirildiğini ve boş olarak durduğunu beyan ettikleri, keşifte görev yapan jeoloji mühendisi bilirkişinin de 3105.2010 tarihli raporunda; yerin insan faktörü ile doldurularak kazanıldığını ifade ettiği, öte yandan belediyenin 12.03.2010 tarihli yazısında; taşınmazın imar planı ve mücavir alan sınırlarında kaldığını bildirdiği ve imar planında da çocuk bahçesi olarak gösterilen kısım içinde yerladığı görülmektedir.Hal böyle olunca; çekişmeli yerin tescil edilebilir hale geldiği gözetilerek davacının tescil isteğinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile çekişmeli yerin sicilden terkini ile tespit harici bırakılmasına karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.5.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.