MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/03/2007NUMARASI : 2005/193-2007/55Taraflar arasında görülen davada;Davacı, oğlu A. miras bırakanı dedesi E.. A..'nın mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak 91 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölümü davalı damadı S.. temlik ettiğini, murisin geçirdiği hastalıklar nedeniyle şuur kaybının oluştuğunu ileri sürerek, tapu iptali, tescil olmadığı takdirde tazminat olmadığı takdirde, tenkis isteğinde bulunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.1.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat V.K. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vs. vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ..... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis ve tazminat isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dava, dava tarihinde reşit olmayan Alican'a velayeten annesi A...'in vekili Av. tarafından açılmış ve sürdürülmüş olup, velayet altındaki A...'ın yargılama sırasında reşit olduğu dosya kapsamı ile sabittir.Hemen belirtilmelidir ki, ana ve baba velayeti icra hakkını haiz oldukları nispette çocukların kanuni mümessilidirler. Bu sıfatla, çocuğu mahkeme veya diğer mercilerde doğrudan doğruya temsil edebilecekleri gibi, çocuğa bir vekil tayin edip haklarını vekil aracılığı ile de takip yolunu seçebilirler. Tayin edilecek vekilin kendilerinin değil, küçüğün temsilcisi olacağı tartışmasızdır. Öte yandan, hakkındaki dava velisi tarafından takip edilen küçük, dava sırasında reşit olursa velinin kanuni temsilci sıfatının başka bir ifadeyle velayetin son bulacağı ve bundan sonra davaya reşit olan çocuk tarafından devam edilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Veli, çocuk reşit olmadan önce ona bir vekil tayin etmiş ve dava bu vekil tarafından takip edilmekte iken çocuk reşit olmuş ise, bununla vekaletin sona ermeyeceği ve çocuğun vekilini azletmedikçe (Borçlar Kanunu 396.md.) vekilin davayı takip etmeye devam edeceği açıktır. (Baki Kuru 2001 Baskılı Hukuk Muhakemeleri Usulü adlı kitabı Cilt 1. Sh.1050 ve devamı).Bu ilkeler ve açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; davanın açılması bakımından düzenlenen vekaletin küçük Al.... adına velayeten düzenlenmediği, velisi Alev'in doğrudan kendi adına Av. vekil tayin ettiği ve davanın bu şekilde açılarak sürdürüldüğü ve karara bağlandığı görülmektedir. Küçük adına verilmiş bir vekalet yoktur.Öyleyse, küçük adına bir vekil tayin edilmediği, sonradan reşit olan küçüğün vekili vekil kılmadığı gibi kendisine de davada yer verilmediği gözetilmek suretiyle, yargılama sürecinde küçük A.'ın reşit olması nedeniyle velayeten davada temsil yetkisi kalmayan Alev vekili huzuru ile davaya devam edilerek neticeye gidilmesinin usul hükümlerine uygun düştüğü söylenemez.Hal böyle olunca, A.. davada yer almasının sağlanmak suretiyle onun katılımı ve huzuru ile veya davayı takip eden vekilin A....'dan temin edeceği vekalet gereğince yargılamanın sürdürülmesi ve sonuçlandırılması (HGK. 8.10.1982 tarih 6/721-829, 6.H.D. 16.11.1981 10361/15661) gerekirken, mahkemece usulü işlemler gerçekleştirilmeden yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 22.1.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.