Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5682 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5292 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : KAHRAMANMARAŞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/01/2010NUMARASI : 2009/521-2010/38Taraflar arasında görülen davada;Davacı, eşi ile yaşadığı sorunlar ve mallarını kaybetme korkusu ile çekişme konusu taşınmazını karşılıklı anlaştıkları dava dışı R.'e muvazaalı olarak satış suretiyle devrettiğini, Rüstem'in rahatsız olması üzerine yine muvazaalı olarak davalı S.'a intikalinin sağlandığını, Serdar'ın gabin halinde iken taşınmazı diğer davalıya anlaşarak verdiğini ileri sürüp, kaydın iptalini istemiştir.Davalı, iyiniyetli olduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . ..'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptali isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının kayden maliki olduğu 10 parsel sayılı taşınmazını, dava dışı R.'e satış suretiyle temlik ettiği, R.'in de çekişmeli yeri davalı S.'a, S.'ın da diğer davalı İsmail'e intikalini sağladıkları taşınmazın davalı İ.adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.Davacı, davalı adına olan kaydın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece davacının iddiasi sabit görülerek, kaydın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki, tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği dolu pafta sistemi genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtay yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. Her nekadar yargılama sırasında tescil isteği de dile getirilmiş ise de usuli dairesince bir dava açılmadıkça bu beyana hukuki sonuç bağlanamayacağı tartışmasızdır. (YHGK 11.11.1983 tarih 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı)Hal böyle olunca, davacı tarafa tescil davası açması konusunda olanak tanınması ve açıldığı takdirde eldeki davayla birleştirilmek suretiyle işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken, bu hususun gözardı edilerek, yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davalıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.