Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5680 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5266 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: KOCAELİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 23/07/2009NUMARASI: 2007/164-2009/244Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanı N.'nin adına kayıtlı 29 ve 1 parsel sayılı taşınmazlarını aracı kullanmak suretiyle gelini olan davalıya mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürerek, pay oranında tapu iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalı, satışların gerçek olduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, işlemlerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . ..'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının miras bırakanı N..'nin aracı kullanmak suretiyle çekişmeli taşınmazlarını davalı gelini Kıymet'e aktardığı ve davalı adına sicil kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır.Davacı, işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapunun iptalini istemiş, yargılama aşamasında ise pay oranında iptal ve adına tescilini talep etmiş, mahkemece muvazaa iddiası sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği dolu pafta sistemi genel ilkesi ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtay yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteğinin tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. Her nekadar yargılama sırasında tescil isteği de dile getirilmiş ise de usulü dairesince bir dava açılmadıkça bu beyana hukuki sonuç bağlanamayacağı tartışmasızdır. (YHGK 11.11.1983 tarih 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı)Hal böyle olunca, davacı tarafa tescil davası açması konusunda olanak tanınması ve açıldığı takdirde eldeki davayla birleştirilmek suretiyle işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken, bu hususun gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davalının, temyiz itirazları yeridedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.