Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 568 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21853 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : SAVAŞTEPE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/10/2013NUMARASI : 2012/102-2013/138Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleşen davaların, kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Davacılar, kayden maliki oldukları .... ada 22 ve 23 parsel sayılı taşınmazlara tel örgü çekmek suretiyle davalı tarafından müdahale edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine, tel örgü ve direklerin yıkımına karar verilmesini istemişler; davacı Fatma birleşen davada, kendi taşınmazına taşkın olduğu belirlenen yapının 28,85 m2'lik kısmının yıkımını da talep etmiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, asıl davada dava değerinin, 1.000,00-TL olarak gösterildiği ve bu değer üzerinden harç yatırıldığı, yargılama sırasında 13.05.2013 tarihinde yapılan keşiften sonra bilirkişilerce düzenlenen krokide A (102.32 m2) harfi ile gösterilen alanın 22 parsel sınırları içinde, B (12.72 m2) ve C (48.01 m2) harfleri ile gösterilen alanların ise 23 parsel sınırları içinde kaldığı, tecavüzlü durumdaki evin 28,85 m2'lik kısmının 22 parsel içinde kaldığının tespit edildiği, ancak elatılan taşınmazlar ve yıkımı istenilen bütün yapıların değerinin tespit edilmediği ve bu yönden harç ikmali yapılmadığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 120 ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca dava değerinin elatılan taşınmazın değeri ile yıkımı talep edilen yapıların toplamından ibaret olacağı ve belirlenen bu değer üzerinden Harçlar Kanununun 26, 27, 28, 30 ve 32. maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır.Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 Sayılı Kanunun 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmış, 30. madde hükmünde ise ''... muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz, HUMK’nun 409. (HMK'nun 150.) maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.'' düzenlemesine yer verilmiştir.Oysa, mahkemece değinilen ilkeler ve düzenlemeler gözetilmeksizin, ayrıca öngörülen usulü işlemler gerçekleştirilmeksizin sonuca gidilmiştir.Hal böyle olunca, elatmanın önlenmesi ve yıkım istekleri yönünden taşınmazların keşfen belirlenecek değeri üzerinden yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapılması, ondan sonra bir hüküm kurulması gerektiği halde anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Kabule göre de, asıl ve birleşen davalar birleştirme kararından sonra da ayrı dava olma özelliklerini yitirmediğinden harç, avukatlık ücreti ve diğer yargılama giderlerinin ayrı ayrı hüküm altına alınmamış olması da isabetsizdir. Ancak, keşfen belirlenecek dava değeri üzerinden harç ikmal edildikten sonra verilecek kararda davacı lehine avukatlık ücreti takdir edilmesi durumunda davalının kazanılmış haklarının göz önünde bulundurulması gerektiği de kuşkusuzdur.Tarafların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.