MAHKEMESİ : VİZE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/07/2003NUMARASI : 2000/311-2003/255Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılardan Sezgin tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı, pay oranında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlik edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hüküm; davalılardan Sezgin tarafından temyiz edilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden; davacıların miras bırakanı ve babası Ali Kaymaz'ın 18.12.1996 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak kızları davacılar ile tek oğlu davalıların babası dava dışı Kerem'i bıraktığı, murisin 4/5 oranında paydaşı olduğu 9 ada, 16 parsel sayılı, avlulu üç katlı ev vasfındaki taşınmazın, 2/5 payını üzerinde bırakıp, 2/5 payını 09.11.1978 tarihinde oğlu dava dışı Kerem'e satış yolu ile temlik ettiği, onun da taşınmazı eşit paylarla oğulları ve murisin torunları olan davalılara 13.08.1999 tarihinde yine satış yolu ile temlik ettiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanununun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince ;miras bırakanın mal satmaya ve paraya ihtiyacının olmadığı, davalıların babası olan oğlu ile birlikte çalışıp kazandıkları, bir başka ifade ile geçimlerinin ortak olduğu, davacılar ile muris arasında herhangi bir husumetin veya dargınlığın olmadığı, ölümü tarihinde murisin terekesinde daha çok sayıda taşınmazı olduğu, bu durumda, miras bırakanın diğer çocuklarından mal kaçırmak amacıyla değil, oğlu Kerem'in uzun zamandan beri kendisi ile birlikte yaptığı ortak çalışmaları ve katkıları nedeniyle söz konusu temliki yaptığı dolayısı ile mal kaçırmayı amaçlamadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın temyize gelen davalı yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.Davalı Sezgin'in, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.