MAHKEMESİ : GERMENCİK SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/07/2013NUMARASI : 2013/158-2013/279 Yanlar arasında görülen tapuda isim düzeltimi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Davacı;muris Halil İbrahim Ateş'e ait taşınmazlar hakkında ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, davaya konu 584-587 parsellerde taşınmaz malikinin soyadının sehven "Ataş" olarak yazıldığını, tapu kayıtlardaki soyadının uygun hale getirilerek "Ateş" olarak düzeltilmesi gerektiğini ileri sürerek eldeki davayı açmış;davalı vekili ise, davanın resmi belgelerle ispatı gerektiğini,belirterek davanın reddini savunmuş,mahkemece, davanın kabulüne kararı verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Bilindiği üzere;taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/9-ç maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir. Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin aktif dava ehliyeti vardır. HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir: 1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir. 3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır. 4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir. Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir. Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;davacı,açtıkları ortaklığın giderilmesi davası ile yetkilendirildiğinden 585 ve 587 parsel malikinin soyadının düzeltilmesi için eldeki davayı açmış ise de;dava konusu taşınmazın tapulama tutanaklarının ve dayanak belgelerinin,satışa ilişkin akit tablolarının getirtilmediği,taşınmaz başında keşif yapılmadığı ve taşınmazın kim veya kimler tarafından kullanıldığının tespit edilmediği,kayıt malikinin getirtilen mirasçılık belgesi ile mirasçılarının bulunduğunun görüldüğü ancak bu kişilerin beyanına başvurulmadığı,nüfus ve zabıta araştırmasının yapılmadığı ve taşınmaz maliki ile tam olarak irtibatı sağlayacak şekilde araştırma yapılmadan sonuca gidildiği ve yukarıda belirtilen ilke ve olgular doğrultusunda hükme elverişli bir inceleme ve araştırma yapılmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca;taşınmazların başında keşif yapılıp,tanıkların dinlenerek kim veya kimler tarafından kullanıldığının belirlenmesi,tapulama tutanaklarının ve dayanak belgelerinin,intikallere esas akit tablolarının getirtilmesi,nüfus ve zabıta araştırmasının eksiksiz ve bağlantıyı sağlayacak şekilde yapılması,kayıt maliki murisin belirlenen mirasçılarının beyanlarının alınması,soruşturmanın eksiksiz tamamlanması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi verilmesi doğru değildir. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.