Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5649 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 3869 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: BURSA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 24/01/2007NUMARASI: 2003/1075-10Taraflar arasında görülen davada;Davacı,kayden maliki bulunduğu ..ada .parsel sayılı taşınmazın eşi davalı vekil C..tarafından önce davalı O..’a,ondan da davalı A..e satış yoluyla temlik edildiğini,satışların gerçek olmadığını,kendisine bir bedel ödenmediğini, akıl zayıfı olup işlem ehliyetinin bulunmadığını,kendisi ve eşinin kandırıldıklarını ileri sürüp ehliyetsizlik ve hile nedeniyle tapu kaydının iptali ile adına tesciline,olmadığı taktirde 20.000.YTL. taşınmaz bedelinin davalı O..dan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı C...dava konusu taşınmazda davacıdan aldığı vekaletname ile ipotek tesis ettiğini,davalılara satış yapmadığını,kendisine bir bedel ödenmediğini belirtip davayı kabul ettiğini savunmuştur. D.. O.. dava konusu taşınmazı bedeli uygun olduğu için satın alıp diğer davalı A..e satış yoluyla temlik ettiğini,iddiaların doğru olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Davalı A..,dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, iyi niyetli bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,çekişme konusu taşınmazın temliki tarihinde davacının ehliyetsiz olduğu, davalı O..ın taşınmazı geçersiz sözleşme ile temlik alıp davalı A..’e satış yoluyla temlik ettiği,davalı A..’in iyi niyetli olmadığının ispat edilemediği,vekil davalı C..in bedel almadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar,davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla,tetkik hakimi .. ...raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın tazminat isteği yönünden kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının 20.10.2003 tarihinde eşi davalı C..'e verdiği vekaletname kullanılmak suretiyle çekişme konusu .. parsel sayılı taşınmazın 24.10.2003 tarihli akitle davalı O..'a ondanda 10.12.2003 tarihli akitle davalı A..e satış yoluyla temlik edildiği davacının akit tarihinde ehliyetsiz olduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlendiği anlaşılmaktadır.O halde ilk el yönünden yapılan temlikin hukuken geçersiz olduğu açıktır.Nevar ki 2 ve sonraki edinenler yönünden koşulların varlığı halinde Türk Medeni Kanununun 1023.maddesi hükmünün koruyuculuğundan yararlanacakları kuşkusuzdur.Oysa son kayıt maliki A..yönünden yapılan iyiniyet araştırmasının hükme yeterli ve elverişli olduğu söylenemez Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları,dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle,alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir.Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır.İşte bu nedenle Devlet,nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş,bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış,iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş,değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tesçil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken .ncü kişi bu tesçile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür. Ne varki; tapulu taşınmazların intikallerinde,huzur ve güveni koruma,toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin,iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi,hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı,kişi lerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta,şeklen iyi niyetli gözükeni değil,gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması,bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu,iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.ll.l99l tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir . Hal böyle olunca;son kayıt maliki A...in iyiniyetli olup olmadığı yönünde yukarıda açıklanan ilke ve olgular çerçevesinde araştırma yapılarak., ayrıca taşınmazın değeri ile taşınmazla takas edildiği ileri sürülen otomobilin trafik sicil kayıtları araşıtırılarak böyle bir işlemin bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerektiğinde tanık beyanlarınada başvurulması, toplanan ve toplanacak tüm delillerle soruşturmanın eksiksiz tamamlanmısı ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.5.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.