Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5641 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19857 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/07/2014NUMARASI : 2013/163-2014/300Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. .. 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacı, üzerinde apartman bulunan 3756 ada 17 parsel sayılı taşınmazda davalı ile birlikte paydaş olduklarını, zemin katı kendisinin kullandığını, 1. kat ile teras katı ise rızası dışında davalının kullandığını, payından fazla yer kullanması sebebi ile en son Bursa 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2010/1245 Esas sayılı dosyasından açtığı ecrimisil davasının kabul edilerek 26.04.2010 tarihine kadar ecrimisile hükmedildiğini ve kararın kesinleştiğini ileri sürerek, 26.04.2010 – 28.02.2013 dönemi için şimdilik 8.000.-TL ecrimisilin 26.04.2010 tarihinden itibaren kanuni faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, çekişme konusu taşınmazın alımı ve üzerindeki binanın yapımında eşine katkısının olması sebebi ile bu konuda açmış olduğu davanın beklenmesi gerektiğini, haksız işgalci olmadığını, payından fazla da yer kullanmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının açtığı katkı payı alacağı davasının kesinleşmediği, davalının payından fazla yer kullandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; arsa vasıflı davaya konu 3756 ada 17 parsel sayılı taşınmazda tarafların paydaş oldukları, davacının aynı yerle ilgili 18.06.2006-31.08.2008 tarihleri arası için açmış olduğu ecrimisil davasının Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 22.07.2009 tarihli, 2008/541 Esas, 2009/304 sayılı kararı ile kabul edilerek, dereceattan geçmek suretiyle kesinleştiği, yine davacının aynı yerle ilgili 2009 yılı için açmış olduğu ecrimisil davasının da Bursa 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 27.12.2011 tarihli, 2010/1245 Esas, 2011/3360 sayılı kararı ile kabul edildiği, bu kararında temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmaktadır. ./..Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz. Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında; Hemen belirtmek gerekir ki; Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 22.07.2009 tarih, 2008/541 Esas, 2009/304 sayılı kararı ile hüküm altına alınan tarihlerde; dava konusu yerde davacının çekişmesiz kullandığı bölümün bulunmadığı ve zemin katı davalının kiraya vererek gelir elde ettiği belirlenerek, bu olgular doğrultusunda ecrimisil isteğinin kabulü cihetine gidildiği görülmektedir.../... Ne var ki; arsa vasıflı olan ve üzerinde 2 katlı binanın bulunduğu tespit edilen davaya konu taşınmazın eldeki davaya konu 26.04.2010-28.02.2013 tarihleri arasında zemin katının davacının tasarrufunda olduğu, 10.09.2009 tarihli ''Gayrimenkul Teslim Zaptı'' başlıklı belge ile davalının, zemin kattaki bölümü davacıya teslim ettiği ve halende bu yerde davacının oturduğu, dava dilekçesi içeriğinden esasen bu hususun davacının da kabulünde olduğu, üst katı ise davalının kullandığı anlaşılmaktadır. O halde, ecrimisile konu tarihlerde dava konusu yerde, davacının da çekişmesiz kullandığı bir bölümün bulunduğu, ihtilafın ortaklığın giderilmesi davasında çözümlenebileceği, payından az yer kullanıldığı iddiasıyla açılan davanın dinlenme olanağının bulunmadığı açıktır. Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.