Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 563 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 11423 - Esas Yıl 2008
MAHKEMESİ : ANKARA 15. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/07/2008NUMARASI : 2007/82-2008/258Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanlarından intikal eden 20 sayılı parseldeki ahşap evde dava dışı mirasçı A.in boşandığı karısı olan davalı ile çocuklarının 1989 yılından beri oturduğunu, bu konuda mahkeme kararı bulunmasa da kendilerini bağlamayacağını ileri sürerek elatmanın önlenmesini ve ecrimisil ödenmesini istemişlerdir.Davalı, dava konusu evde oturmasına boşanma davasında hükmedildiğini, işgalci sıfatı taşımadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, boşanma davasındaki hükmün davacıları etkilemeyeceği, davalının taşınmazda oturmasının davacılar yönünden haklı nedene dayanmadığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesine karar verilmiş, ecrimisil isteği bakımından ise karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, el atmanın önlenmesi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davaya konu 20 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının elbirliği halinde davacılar N. ve M. ile dava dışı A. adlarına, diğer yarı payının ise dava dışı pek çok kişi adlarına kayıtlı bulunduğu; davalı Y.’ın dava dışı A.ile evlenmesinden itibaren taşınmazdaki çekişme konusu 67 m2.lik evde oturmaya başladıkları, ancak evliliklerini sürdüremedikleri ve aralarındaki boşanma davası sonucunda 27.6.1989 tarihli kararla boşanmalarına ve Y.’ın evlenene kadar çekişmeli evde çocuklarıyla birlikte oturma hakkının tespitine hükmedildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmektedir.Davacılar N. ve M. davalı Y.ın taşınmazda fuzuli şagil olduğunu, boşanma davasında kurulan hükmün kendilerini bağlamayacağını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Gerçekten de, boşanma davasında verilen kararın o davada taraf olmayan paydaşlar bakımından bir hüküm ifade etmeyeceği, davalıya tanınan oturma hakkının yalnızca A.in payına hasredildiği açık olmakla birlikte; taşınmazda paydaşların tamamını kapsayan taksim ya da fiili bir kullanım biçiminin bulunması ve çekişmeli evin dava dışı A.in kullanımına bırakılmış olması halinde ancak davalıya tanınan hakkın bağlayıcılık kazanacağı kabul edilmelidir.Bilindiği üzere, T.M.K.’nun 706., B.K.’nun 2l3., 2644 Sayılı Tapu Kanunu’nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz ise de, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş ve uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse, kayıtta paylı eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması gerçekleşene kadar korunması "ahde vefa" kuralının yanında T.M.K.’nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir.Hal böyle olunca, taşınmazın tüm paydaşları arasında taksim ya da fiili kullanım biçiminin bulunup bulunmadığı ve varsa çekişme konusu evin kimin kullanımına bırakıldığı açıklığa kavuşturularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir. Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.1.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.